Bu hafta sonunda beni zor bir karar bekliyordu. Sinemanın önünde durmuş, Fast & Furious 6 ve World War Z arasında kalmıştım. İkisinden de beklentim belliydi. Tercihimi World War Z’den yana kullanıp salona doğru giderken, acaba bu klişe ötesi filmi seyretmek isteyip istemediğimi defalarca sordum kendime…
Fakat, beklentimin ötesinde klişelerden sıyrılmış bu filmi izlerken, senaristlere ve yönetmene hayran oldum. Çünkü, artık matematiği yapılmış bu basit senaryolara görsel efektleri yedirip görkemli sahneler yaratmışlar. Ne olursa olsun, zombi filmlerine farklı bir tarz getirmiş bu film; genelde zombi filmlerinde belli bir mekanda veya bölgede sıkışan insanların kurtulma çabası anlatılsa da World War Z’de durum böyle değil…
Filmin esas oğlanı Brad Pitt farklı farklı ülkelere gidiyor. Yine hastalığı yok eden aşı bulmaktansa zombilerle savaşırken avantaj sağlayacak bir aşı bulmaya çalışıyorlar. Zombilerin çok hızlı koşması diğer zombi filmlerine göre World War Z’nin farklı bir yönü. Sırf bu nedenler dolayısıyla bile izlenmesi gereken bir film.
Bunlar dışında aksiyon filmin başında itibaren bir saniye olsun durmuyor. Bütün önyargılarımla bu filme gitmiş olmama rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.
Ve bu filmi izlerken bir kez daha fark ettim ki; gerilim yaratmak için illa zombiye gerek yok iyi bir müzik editörü ve sanatçıların yeterli olacağının kanıtıdır bu film…
Son olarak son zamanlarda izlediğim en sağlam aksiyonlu filmlerden biriydi. Eğer izlemeyi düşünüyorsanız; düşünmeyin, izleyin…