/ /

Ulusun Annesi

2 Mayıs 2013

Anne von Breitenstein

Türkiye’deki altıncı veya sekizinci haftamdı ve oturma iznimi almak için karakola gidecektim. Aslında olduğundan daha kolaymış gibi gözüküyordu çünkü bu, karakola dördüncü gidişimdi. Buraya ilk geldiğimde dehşete düşmüştüm. Ben Alman standartlarına alışkındım ve burası bana göre tam bir karmaşaydı.  Ama aslında Alman sisteminden daha da kötü değildi. Sadece Almanlar bürokrasinin saçmalığını temiz ve aldatıcı bir görünümün arkasına saklıyordu o kadar. Türkiye’dekiler ise aslında onlar hakkında ne düşündüğünü umursamıyorlardı bile. Onun yerine polisler mümkün mertebe silahlarını göstererek dolaşıyorlardı. Fakat daha güvende olduğunu zannetmek saflık olurdu çünkü bir polis memuru gerçek anlamda sadece kendi işini yapıyordu. Biri seni soydu  ve en yakındaki polise mi gittin yardım için? Büyük ihtimalle ellerini iki yana açıp sana “Ben trafik polisiyim, soygun benim işim değil.”diyecekti. O yüzden ya hırsız peşinden kendin koşacaktın ya da eşyalarına sahip çıkacaktın.

 

Ama doğru departmanda olsanız bile işinizin hallolduğundan asla emin olamazsınız. Saat 8’de oturma izni için randevum vardı. Memur evraklarımı aldı, imzaladı ve bana ücreti sonraki gün ödememi söyledi çünkü büro çoktan kapanmıştı. Gerçekten mi? Şehrin diğer tarafındaki polis merkezinin Eminönü’nden çok uzak olduğunu bilmen gerekiyordu. Oraya gitmem tam 1.5 saatimi aldı ancak saat 2’de oraya varabildim. Adam şikayetlerime omuz silkti. Kimse ingilizce konuşmuyordu. Peki… Bir gün sonra… Yağmur… Erken gittim. Ücreti ödedim ve evraklarımı bana geri verdi.Fakat  belgeleri almalı ve oturma iznimi hazırlamalı, diye düşünüyordum. O yüzden evrakları adama geri verdim. Bu durumu iki kere daha tekrarladık. Adam anladı. Bana evrakları aldığım kişiye geri götürmemi işaret etti. Tabi ki, problem değildi, gülümsedim. Anladığıma göre memur çalışmaya akşam 5.30’da başlayacaktı ve saat daha 11.00’dı. Hayatta olmaz. Burası sıkılmış polislerle doluydu ve kimse evraklarımı öteki odaya götüremiyordu!? Nedense aklıma “Asteriks Roma’da” filmindeki  deliler hastanesi geldi. Hmm..

 

Şimdi, iki hafta sonra, iki polis memuru sonunda oturma iznime baktılar ve kahkalara boğuldular. Neden mi? Size kendimi tanıtayım: Benim adım Anne. Türkçe’de anne anlamına geliyor ve  burada çocukların ve yetişkinlerin hepsi benim adımı söylüyor. Tamam;  komik falan ama artık oturma iznimi verir misiniz!


Yorumlar(0)