Topkapı Dedemizindi
24 Temmuz 2013
“Eskiden buraları dutluktu, kurtlar inerdi. Sonra dutlar bitti, kurtlar kaldı” cümlesini o kadar çok duymuşluğum vardır ki, “acaba, buzul çağından sonra dutluk çağını mı yaşadık?” diye kendimi zaman zaman sorgulamışımdır.
Bu cümleyi eğer gelişmekte olan bir ülkenin vatandaşıysanız, yaşadığınız şehrin coğrafi özelliklerine göre değişik meyvelerle farklılaştırabileceğiniz cümledir. Eminim eskiden buraları hep papayalıktı demiştir Hintlinin biri, veya eskiden buraları hep hurmalıktı diye bir cümle vardır kesin Arapçada. Bu meyvelerin ardında yatan gerçek şudur ki, değişmeyen tek şey değişimdir 3. dünyada ve değişim sadece gelişim getirirmiş gibi politize edilir, değiştirenler tarafından. Oysa merkez ülkelerde hiçbir şehir böyle kayıtsız şartsız bir değişime maruz bırakılmaz, New York sokakları 40 sene öncesinde de aynıdır ve Londra’da hiçbir park yerle bir edilip yerine bir ev dikilmemiştir son 100 sene zarfında. 3. Dünyada kaybedilen dutlukların yerini bazen bitirilmemiş inşaatlar, bazen bir alışveriş merkezi, bazen de otopark mafyasına peşkeş çekilmek üzere özenle asfaltlanmış araziler alır, ve hayır bunların hiçbiri medeniyetle eşdeğer değildir. Dedelerimizden, ninelerimizden ve hatta artık yavaş yavaş kendimizden de duyduğumuz bu cümle kolektif hafızanın son çığlıklarından başka birşey değildir. Her kulağımıza çalınışında şu soruları sormamız gerektiğini hatırlatan bir neferdir belki de, “her değişim gelişim midir?”, “neyi kazanmak uğruna neyi kaybettik?”, “bir gün hayatta kalmak için tek umudumuz kaybettiklerimizi yeniden kazanmak olabilir mi?”
Durum böyleyken, ABD’de yaşayan Rum kökenli ailenin 8 üyesi, “Topkapı dedemizin” deyip mahkemeye gitti.
Yaşamlarını Amerika’da sürdüren Anastasiya Delenda, Tom Tanas Panayotıdı, George Yorgo Panayotıdıs, Mariya Panayotıdı, Athanas Prıftı, Olımbı Potırıs, Polıxenı Prıftı ile Melpomeyni Gülcüoğlu, Zeytinburnu İlçe sınırlarındaki 45 bin metrekarelik arazi için geçen hafta Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tapu tescil davası açtı.
İadesi istenen dev arazi, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın anıt mezarıyla, eski başbakanlardan Adnan Menderes’in kabirleri ve E-5 Karayolu’nun bir bölümünü de içine alıyor. Maliye hazinesine açılan davada bahse konu arazinin hikayesi ise ilginç.
Maliye Bakanlığı, 1958 yılında 1954’te ölen arazi sahibi Yorgi Panayotidis’in ‘kaçak’ olduğunu öne sürerek mal varlığına el koyuyor. 20 yıl sonra hatanın mükerrer nüfus kaydından kaynaklandığı ve Panayotidis’in Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğu ortaya çıkıyor. Ardından aileye arazinin küçük bir bölümünün bedeli ödeniyor. Aile üyeleri şimdi de taşınmaza ait hisselerin tamamının adlarına tescil edilmesini istiyor. Aile avukatı Ali Elbeyoğlu da dilekçesinde, “Türk vatandaşı olan ve Türkiye’de ölen bir kişi nasıl oluyor da kaçak ve yitik kişi oluyor?” diyerek yaşananlara dikkat çekiyor.