/ /

Tekelci vampirizm

11 Aralık 2013

Turgay Özçelik

Yıllardır, çeşitli salgınlar neticesinde insanlığın vampir olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı filmleri izledik. Peki, diyelim ki bu salgın yayıldı ve insanlığın çoğu vampir oldu. Bu vampirler nasıl bir toplumsal düzende yaşarlardı, devlet devam eder miydi mesela? Bir anarşi ortamı mı yaşanırdı, yoksa kendi toplumsal düzenlerini mi oturturlardı? “Vampir İmparatorluğu” (Daybreakers, 2009) filmi, sinemanın bir alt türü haline gelen vampir meselesine bu yönden yaklaşarak, değişik bir bakış açısı getiriyor türe. Ethan Hawke, Willem Dafoe ve Sam Neill gibi önemli isimlerin yer aldığı film, ilginç bir bakış açısına sahip olmasına rağmen, hikayesini aşırı dozda aksiyonla süslediği için, gerekli etkileyiciliğe ulaşamıyor.

Distopik bir öyküye sahip olan filmin konusu 2019 yılında geçiyor. 10 yıl öncesinde yaşanan bir salgın neticesinde, insanlığın büyük bir bölümü vampire dönüşmüş durumda. Öyle ki, dünya genelindeki nüfusun sadece %5’i insan olarak kalabilmiş. Vampire dönüşen büyük çoğunluk, insanlıktan devraldıkları kapitalist sistemi aynen devam ettiriyorlar. Devlet, yöneticiler, şirket sahipleri, polisler, askerler, işçiler vb. bütün bu kategoriler vampirlerden oluşuyor. Vampire dönüşen insanlık, ölümsüzlüğe ulaşıyor, ama sınıflı toplum yapısından kurtulamıyor. Çok az sayıda kalan insanların kanları, aynen bugünkü petrol gibi, oldukça değerli durumda. Vampirlerin ana besin kaynağı olan insan kanını elinde bulunduran şirket bu sayede tüm dünya genelinde büyük bir iktidar kuruyor.

daybreakers1

İnsanlar, kan üretilen bir fabrikada uyutulup sabitleniyor ve damarlarından sürekli kan alınıyor. Bu alınan kanlar fahiş fiyatlarla, meyve suyu satıcıları gibi, belli noktalarda satılıyor. Starbucks vb. yerlerde satılan içeceklerin en makbulü, kanlı olanları. İçkiler artık sek içilmiyor, sütlü kahve yerine kanlı kahve içiyor vampirler. Ama her kısıtlı kaynakta olduğu gibi, insan neslinin de sonu gelmek üzere. Vampirler, insanların kanını eme eme bitiriyorlar her geçen gün. Çözüm olarak yapay kan çalışmaları yapıyor vampirler, bunun için profesyonel bir ekip kuruluyor ve sağlam bir bütçe ayrılıyor. Bu esnada, vampirlerin dişinden kurtulmuş az sayıda insan illegal bir direniş teşkilatı kuruyorlar. Amaçları, vampirlerin tekrar insana dönüşmesini sağlayacak formülü yaygınlaştırmak.

Filmin, vampirlerin toplumsal işleyişine dair olan bölümleri oldukça keyifli. Sabahları metroya binenlerin mutsuzlukları, yeterli kan alamadıkları için polisle çatışanların isyanları filmi ilginç kılıyor. Geceleri çalışan, gündüzleri uyuyan vampirlerin, gündüz dışarı çıkabilmelerini sağlayan, gündüz sürüş modifiyeli arabalar da ayrı bir enteresan. Ama en başta söylediğim gibi, bütün bu enteresan ayrıntılara eğilmek yerine, meselenin aksiyon tarafına ağırlık vererek, bir kült haline gelebilecek filmin içi boşaltılıyor. Kadronun zenginliği de kaynayıp gidiyor bu hengamede. Sanırsınız ikinci sınıf bir aksiyon filmi izlediğiniz.

daybreakers3

Vampir İmparatorluğu’nun aksiyon yoğunluklu sahneleri arasında bile kaynayamayacak kadar göze batan politik göndermeleri de olmasa, film tamamen basite indirgenebilirdi. Vampirleri kapitalist sistemin içerisine yerleştirerek hem sistem eleştirisi yapan filmin yönetmenleri Spierig kardeşler, hem de vampir külliyatına oldukça önemli katkılar sunuyorlar. Bu arada, izleyenleriniz hatırlayacaktır, Spierig kardeşler “Ölümsüz”(Undead) filmini de yönetmişlerdi. Bu film de, tüm eksikliklerine rağmen keyifli bir filmdi. Spieriglerin, yaratıcı yanlarının oldukça güçlü olduğu kesin, keşke kendilerinin gişe kaygısı duymadan çekebildikleri filmler olsa, biz de doyasıya izlesek. Yine söylemeden geçemeyeceğim, aynı Undead gibi, Vampir İmparatorluğu’nda da “gore” türüyle bir flört hali var. Kan görmeye dayanamayanlar, bu filmi sonuna kadar izlemeniz mümkün değil…

Filmin bende uyandırdığı hissiyat ise şu, kapitalizm aslında tam da vampirlere göre bir sistem. Hem meselenin metaforik tarafı açısından uygun, hem de var olan sömürüyü gizlemek gibi bir sıkıntı yok. Mesela, THY çalışanları grev mi yapıyor, hemen boyunlarına bir ısırık, ne grev kalır, ne de insanlık…


Yorumlar(1)

  • Anonim

    Vampirler işlene işlene sıkıcı hale getirilmişti, bu film güzele benziyor ama dediğiniz gibi şu ‘olmazsa olmaz aksiyon’ eklenmese olmuyor sanki filmlere…