Ruhumuzu besleyen görsel bir şölen
18 Eylül 2013
Hep söylerim, tarihi binaların sanat için kullanılması, sanatın boyutlarını, ihtişamını daha bir gözler önüne serer ve beni inanılmaz etkiler.
Tarihi dokusunu kaybetmemiş, mistik ve otantik bir yapıya sahip,
Sevginin ve kadim bilgilerin paylaşıldığı,
Geçmiş ve geleceğin buluştuğu özel mekânlardan birindeyiz yine!
Etkileyici dekorasyonu, ışıklandırması ve akustiği ile gösterinin büyüsünü bir kat daha arttıran özel bir mekan Hocapaşa Kültür Merkezi!
Rutin hayattan kopup, tasavvufun buluştuğu görsel bir şölendeyiz adeta…
Tasavvuf müziği eşliğinde büyüleyici bir atmosfer de Sema gösterisi!
Semazenler Allah aşkı ile, Mevlana aşkı ile döndükçe gönüllerindeki aşk tazeleniyor…
Tennure’nin savrulan eteklerinden çıkan esinti suratıma çarptıkça benim de ruhumu tazeliyordu.
Tasavvuf müziğini tamamlayan mistik ve otantik bir ortam ise zaten beni benden almışken,
Döndükçe yelpazelenen eteklerden çıkan esintiyi tenimde hissetmek…
Benim de gönlümdeki tüm aşkları tazeliyordu…
Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve veziri Hoca Sinan Paşa’nın 1470 yılında yaptırdığı ve bugün çarşı olarak kullanılan İstanbul Sirkeci’deki 500 yıllık Hocapaşa Hamamı’nın içinde yer alır Hocapaşa Kültür Merkezi. İstanbul’un tarihle sanatı buluşturan en özgün mekanlarından biri!
İstanbul’u ziyaret eden yabancılara yönelik daimi sergi ve gösterileriyle Türk kültür ve turizmine hizmet eden bir kültür merkezi Hocapaşa !
Turist Rehberleri Birliği (TUREB) tarafından düzenlenen TUREB Ödülleri’nde “Otantiklik” dalında “En İyi Otantik Yerel Etkinlik” ödülünü kazanmış bir kültür merkezi!
Mart 2009’da hizmete giren Hocapaşa Kültür Merkezi’nin Kültür Bakanlığına ait bir kurum olduğunu düşünürdüm. Bu yazıyı yazarken yaptığım araştırmada gördüm ki, işletmesi özel olan bir kültür merkeziymiş. Tarihi binalar aslına uygun korunduğu ve sanat için kullanıldığı sürece işletmenin kimin tarafından yapıldığını pek de önemi yok aslında !
Hocapaşa Kültür Merkez; fuaye ve gösteri alanı olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Her iki bölüm de hamamın yüksek kubbeleri altında yer almakta. Fuaye alanında sergiler, servis ve satış bankoları bulunuyor. Servis’de ise Türk örf ve adetlerine uygun olarak sunumlar yer alıyor.
Çok iyi düşünülmüş olmasına karşın, mekan servis için oldukça dar…
Kahvemi yudumlarken istediğim keyfi aldığım söylenemez.
Gösteri salonun da ise orkestra için bir sahne ve gösteriler için de salonun ortasında cam pist yer alıyor. İzleyici koltukları bu cam pistin etrafında sıralanmış. Hele ki ilk sıradan bu görsel şöleni izlemek gerçekten bir ayrıcalık. Bu ayrıcalığı yaşayanlardanım!
Buraya kadar her şey güzel!
Ancak, izleyici koltuklarının plastik olması görsel şöleni bozuyor diyebilirim…
Mükemmel aydınlatması ve genel olarak dekorasyonu ile bu tarihi yapıyı çok daha özel ve etkileyici bir hale getirmeyi başarmışlar.Sadece izleyici koltukları için niye plastik,sıradan koltuklar kullanmışlar halen anlayamadım !
Diğer üzücü olan kısım ise;
Misafirlerin ağırlık da yabancılar olması nedeni ile anonslar İngilizce!
Olması gereken Türkçe ve devamın İngilizce olması değil midir ?
Kendi ülkemizde hele ki işletmesi özel dahi olsa kültür merkezlerimizden birinde,
Dini ritüellerimizin, Türk örf ve adetlerinin sunulduğu bir yerde Türkçe kullanılmaması inanılmaz!
Gerek orada bulunan görevli arkadaşlara, gerekse kültür merkezi sorumlularına bu şikayetimi iletmiştim. Yönetimdeki arkadaşlar haklı olduğumu ve en kısa sürede Türkçe anonsunda ekleneceğini belirtmişlerdi. Umarım eklenmiştir !
Bildiğiniz gibi Mevlevilik çok derin bir konu!
Sinan Yağmur’un biyografik roman serisinin birkaç kitabını okumuştum.
Bu seriyi okurken ilgimi çeken konuları ara ara araştırsam dahi
Mevlevilik, Mevlana, Sema, Semazenler konularında yazılar yazmam mümkün değil
Sadece bu görsel şölenlerin, dini ritüellerimizin, Türk örf ve adetlerinin böylesi özel tarihi mekanlarda bana hissettirdiklerini sizlerle paylaşmak istedim.
‘Mevlevi sema ayini’, gerçekten çok özel bir manevi deneyim.
800 yıllık bir gelenek olan Sema ritüeli’nin 2005 yılından bu yana Unesco Dünya Kültür Mirasları listesinde yer aldığını da düşünürsek mutlaka görülmesi, hissedilmesi gereken bu görsel şölenleri kaçırmayın.
Sema yedi bölüm’den oluşuyor. Bu detayları Hocapaşa Kültür Merkezinin yayınlarından alarak sizlerle paylaşıyorum. Açıkcası Mevlevilikle ilgili birkaç kitap okumuş olmama karşın bu kadar detay bende bilmiyordum. İlk fırsat da bu farkındalık ile gidip tekrar izlemek istiyorum.
Ve Türkçe anons yapılıp yapılmadığını da görmek isterim.
Sema Gösterisi;
Evrende, atomlardan güneş sistemine,vücutta dolaşan kana kadar her şey dönmektedir.Sema, ruhun olgunlaşarak birliğe ulaştığı ve Allah’a doğru yaptığı manevi bir yolculuk,bir ibadettir.Bu yolculuktan sonra tekrar hayatına ve insanoğluna hizmet etmeye döner.
Dergahlarda neyzen,kudümzen,naathan ve ayinhanlar ‘mutrıp’ adı verilen müzik grubunu oluştururlar.
Mutriphanenin önünde semahane yer alır.
Semahaneye girişin tam karşısında şeyh postu vardır.
Post ile giriş arasında olduğu var sayılan çizgiye ‘Hatt-ı İstiva’ denir.
Bu gerçeğe ulaşan birliğe giden en kısa yoldur.
Bu çizgiye ayinde şeyh’den başkası basamaz.
Şeyh,Mevlana’yı temsil eder.
Post ise en büyük manevi makamdır.Kırmızı rengiyle doğuşu ve var oluşu temsil eder.
1.bölüm: Mutrıp,semazenler ve ardından şeyh de posttaki yerlerini aldıktan sonra naathan tarafından ‘Naat-ı şerif’ okunur.Itri’nin bestelediği bu eserle Hz.Muhammed methedilir.
2.bölüm :Naat’tan sonra ‘Kün’ (‘Ol’) emrini temsil eden kudüm sesi duyulur.
3.bölüm : Ardından ney taksimi başlar.Ney,kainata ruh verilmesini temsil eder.
4.bölüm : Taksim bitince peşrevle birlikte ‘Devr-i Veled’ başlar.
Şeyh ve semazenler müziğin temposuyla semahanede 3 devir yaparlar.
Birinci devir Allah’ın; güneşi,ayı,yıldızları ve bütün cansız varlıkları yaratışını anlatır.
İkinci devir; nebatatın yaratılışını,
Üçüncü devir ; hayvanatın yaratılışını anlatır.
Semazenler Devr-i Veled sırasında postu geçerken birbirlerine niyaz ederek birbirlerinin gönül kıblesinde secdeye varırlar.
5.Bölüm: Devr-i Veled’den sonra posttaki yerini alan şeyh,ayinin birinci selamının başlamasıyla hırkalarını çıkaran semazenlerle görüşür ve semazenler semaya girer.Bu insaniyete doğuşu temsil eder.Semazen, nefsinin ölümünü temsil eden özel bir kıyafet giyer.
Sikke mezar taşını, hırka mezarını,tennure de kefeni temsil eder.
Semazen meydana girerken elleri omzunda çapraz olarak bağlıdır.
Bu haliyle elife benzer ve Hakk’ın birliğine şehadet eder.
Semaya başladıktan sonra sağ el yukarı,sol el aşağı dönük olacak şekilde kollarını iki yana açar.
Bu,’Hak’tan alır halka saçarız,kendimize bir şey mal etmeyiz.’ anlamına gelir.
Semazenler aynı gezegenlerin hem kendi çevrelerinde, hem de güneşin çevresinde döndükleri gibi; hem kendi çevrelerinde dönerler,hem de meydanı devrederler.
5.1.Selam ; Sema insanı gerçek varlığa ulaştıran bir araç ve bir can sarhoşluğudur.Semanın ilk devresi alemleri seyretmektir. Hakk’ın büyüklüğüne ve yüceliğine bu yolla ulaşılır.
Birinci selamda aşıklar,şüphelerden kurtulur ve Hakk’ın birliğine iman ederler.
5.2.selam; Tüm varlığı bu tanrısal birlik içinde eritmektir.
5.3.selam : Aşıklar kendilerini arındırıp ‘oluş’ mertebesine ulaşırlar.
5.4.Selam : ‘Varlık’ içinde ‘yok’ oluşun vuslatına erişilir.Bu selamda şeyh de semaya girer.Hatt-ı İstiva’da semazenlerin ortasında sema eden şeyh sağ eliyle hırkasının yakasını açar,sol eliyle hırkasının iki ucunu tutar.Bu haliyle gönlünü herkese açtığını ifade eder.
6.bölüm: Yapılan ney taksimiyle Şeyh postuna çekilir. ‘’Mesrik de Allah’ındır, magrib de.Hangi tarafa dönerseniz, Allah’ın yüzü oradadır.Çünkü Allah Vasi’dir,Alim’dir.’’ ( bakara s.2115 ayetin okunduğu Kuran-ı Kerim tilavetiyle törene devam edilir.)
7.Bölüm: Sema töreni, bütün Peygamberlerin, şehitlerimizin ve bütün inananların ruhları için okunan bir Fatiha ve devletimizin selameti için yapılan bir dua ile son bulur…
Ve böylece yolculuk biter. Fakat aslında bu, Hz.Mevlana’nın yolundan gidenlerin,aşk yolunu takip edenlerin,içlerindeki ilahı arayanların,hayatlarının her anında yaşadıkları manevi yolculuğun bir bölümüdür. Yani Hz.Mevlana’nın sözleriyle:
‘Sema’a girdin mi, iki dünyadan da dışarı çıkacaksın; Sema’ın şu alemi, iki alemden de dışarıdır.’’