/ /

Muhteşem Gatsby Büyüleyici!

20 Mayıs 2013

Tuba Nur Gediman

Bir Amerikan rüyasının çöküşünü anlatan, Amerikan edebiyatının ölümsüz eserlerinden Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby) sinemaya ikinci kez uyarlandı (nihayet!) Film Türkiye’de, Amerika’da olduğundan bir hafta sonra gösterime girdi. E tabi biz de haftalar önceden ayırttığımız biletlerimizi kapıp sinemaya koştuk.

 

Filmin aylar önceden reklamı yapılmaya başlanmış ve ilk fragmanla birlikte sinema dünyası epey çalkalanmıştı. Tanıtım iyi olunca haliyle beklentiler de tavan yapıyor.

 

Gelelim filme;
İçiniz rahat olsun, çünkü Gatsby beklentilerinizi fazlasıyla karşılıyor. Gözlemlerime dayanarak sinemadaki herkesin filmi beğendiği ve çoğunun da hayran kaldığını söyleyebilirim. Genelde filmin ardından, o filmi ortaya çıkarmak için aylarca çaba sarf etmiş onca insanın isimlerinin ekrana yansımasıyla boşalıveren sinema salonu sahnesini yaşamadık. Ki bu çok nadir görülen bir durum.
Öncelikle, Jay Gatsby karakteri ile başrolde yerini alan Leonardo DiCaprio; Gatsby’nin hikâyesini bize kendi gözünden anlatan karakter Nick Carraway’i oynayan Tobey Maguire; Daisy rolüyle karşımıza çıkan İngiliz oyuncu Carey Mulligan ve neredeyse kusursuz oyunculuklarıyla filmde yer alan tüm kadro büyüleyici. Filmde gerçekliği hissetmek biz izleyiciler için en önemli şey. Bu gerçekliğe sığmak da oyuncunun omuzlarında kocaman bir yük. Özellikle başrol oyuncusuysanız işiniz zor; burnunuzun ucunda binlerce eleştirmenin kalemi varken yük büyüdükçe büyüyor. Neyse ki Di Caprio yine yüzümüzü kara çıkarmayıp bu yükün altından kalkmış, bizlere de övgüler dışında yazacak pek bir şey bırakmamış.

 

Filmin en baş döndürücü yanlarından biri de görsellik ve müzik. Lana Del Rey, Beyonce, Jay Z ve Fergie gibi müzik dünyasındaki başarılarıyla isimlerini sık sık duyuran sanatçıların şarkılarıyla süslenmiş 1920’lerin New York’u bütün ışıltısıyla gözlerinizin önünde. Makyaj ve kıyafet tasarım ekibi muhteşem bir iş çıkarmış.

 

 

Maalesef sinemaya iyi uyarlanan eserlerin yazarları biraz arka planda kalıyor.Ama biz unutmayıp en büyük tebriği eserin yazarı olan F. Scott Fitzgerald’a iletelim. Benjamin Button’un Tuhaf Hikâyesi (The Curious Case of Benjamin Button) gibi, David Fincher tarafından sinemaya uyarlanıp çok büyük başarılar elde eden bir eserin de yazarı oluyor kendisi.

 

 

Açıkçası filmi izlemeden önce, edebiyata çok düşkün olmayan birinin filmi pek beğenmeyeceğini düşündüm. Fakat filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaristlerinden biri olan Baz Luhrmann ortaya öyle bir iş çıkarmış ki, filmin içinde o ağır, tatlı edebiyat kokusunu alabilirken bir taraftan kahkahalarla gülebiliyor, ya da bazı sahnelerde nefes almayı unutabiliyorsunuz. Filmin türü drama ve romantizm olarak belirlenmiş olsa da, bana sorarsanız içinde her şeyden biraz var.

 

Bu arada hatırlatalım, Baz Luhrmann ve Leonardo DiCaprio 1996 yılında Romeo ve Juliet (Romeo + Juliet) filminde de beraber çalışmışlardı. Romeo ve Juliet’in yönetmene çok büyük başarılar getirmediği kesin. Fakat nedense Muhteşem Gatsby’nin tadına doyum olmuyor. Oyuncu kadrosunun profesyonelliği mi dersiniz, 17 yıllık tecrübe mi, yoksa teknolojinin takip edemeyeceğimiz kadar hızlı gelişmesi mi, o size kalmış. Sebebi ne olursa olsun, filmde emeği geçen herkes büyük bir alkışı hak ediyor.

 

Teşekkürler Gatsby!

 

 


Yorumlar(0)