Efterklang
4 Mart 2013
Kuzeyden Esen Tatlı Rüzgar: EFTERKLANG
Gri bir gökyüzü, karın yumuşak ağırlığı, metalik bir his…ve müzik. Kuzey ikliminin müzikteki önemli temsilcilerinden Danimarkalı elektronik/post-rock grubu Efterklang, önümüzdeki günlerde İstanbul’u üçüncü kez ziyaret etmeye hazırlanıyorken, ben de Salon’da verecekleri konser öncesi, kuzey rüzgarlarını sevenler için kendilerini mikroskop altına alalım istedim.
Efterklang’ın müzik yolculuğunun başlangıcı 2000’e kadar uzanıyor. 18 yaşlarında beş çocukluk arkadaşı – Mads Brauer, Casper Clausen,Thomas Husmer, Rune Mølgaard ve Rasmus Stolberg – rock yıldızı olmak için köyden indim Kopenhag’a şeklinde müzik hayatına atılmışlar. Resmi kuruluş tarihleri 2003’e kadar bir sürü şarkı yazmış, yeni şeyler denemiş, provalar yapmış, yani bir anlamda grubun kendine özgü tarzını oturtmaya çalışmışlar ve nihayet 2004’te çıkarttıkları, kuzeyin o kendine özgü yaylılarıyla elektronik müziği harmanlayan ilk albümleri Tripper ile indie müzik dünyasına adeta bir yıldız gibi düşüverdiler. Bu albümle birlikte Sigur Ros, Mum, Godsped You! Black Emperor gibi kuzeyli müzisyenlerle karşılaştırılırlarken The Danish Chamber Orchestra’nın da dikkatini çektiler. 2007’de ikinci albümleri Parades’i çıkarttıktan sonra – ki bazı hayranlarınca en iyi albümleri olarak kabul ediliyor – bu orkestra ile birlikte turneye çıktılar, hatta bir konser DVD’si de yaptılar. Başarıları günden güne artmaya devam ederken, Rune Mølgaard gruptan ayrılıp kendi yoluna gitmeyi seçti. 2010 yılında çıkan melodic ve orkestra düzenlemelerinin ağır bastığı Magic Chairs’ten sonra da davulcu Thomas Husmer’in gruptan ayrılmasıyla Efterklang yoluna üç kişi olarak devam etti ve geçtiğimiz yıl son albümleri Piramida’yı da bu kadroyla kaydetti.
Piramida’nın ilginç öyküsüne de değinmeden geçemeyeceğim. Magic Chairs’ten sonra bir sonraki projelerini tartışırlarken, İsveçli bir yönetmenden, Rusya’da Kuzey Kutbu’na yakın terkedilmiş bir maden kasabası olan Pyramiden’de bir müzik videosu çekmek isteyip istemediklerini soran bir e-mail almışlar. Oraya gitmeleri 1,5 yıl almış ama Pyramiden’de kaldıkları 9 gün içinde yaratıcılıklarını zorlayıp 1000’i aşkın ses ve sample kaydetmişler. Örneğin albümün açılış parçası Hollow Mountain bir benzin deposuna metal bir sopayla vurma seslerinden oluşuyor ve nihayetinde bu metalik sesler yaylılar, davullar ve hayaletimsi vokallerle birleşiyor. Bu hayalet kasabanın yansıması olan albümde terkedilmişliğin ve yalnızlığın geniş ses ovalarına yayılmış olduğunu görüyoruz. Clausen’in etkileyici vokali ve karanlık şarkı sözleriyle de bu albüm Efterklang diskografisinde kendine özgü bir yer edinmiş oluyor.Bu albümün yapım hikayesinin The Ghost of Piramida isimli bir belgesel haline getirildiğini de unutmadan söyleyelim.
Konserde ne olacak diye sorarsanız eğer, diyebiliriz ki karşımızda her zaman olduğu gibi üç kişiden daha fazlasını bulacağız. Efterklang, en başından beri geniş bir ses yelpazesi tercih ettiğinden kalabalık bir ekiple sahnede olacak. Kendilerine bu turnede genellikle vokalde Katinka Fogh Vindelev (Inka), gitarda Martyn Heyne ve davulda Tatu Rönkkö eşlik ediyor. Aralık 2012’de Paris konserinin setlistinden anlaşıldığı üzere ağırlık Piramida albümünde olacak ve biz de onların çok çeşitli seslerden dokudukları halıyla kendi hayalet şehirlerimize uçacağız.
Efterklang şarkılarını buradan dinleyebilirsiz.
Kim kimdir?
Casper Clausen : Vokalist, başbakan, basın sözcüsü
Mads Brauer : Efterklang Elektronik İşleri
Rasmus Stolberg : Bastan sorumlu bakan
Kime benzer?
Sigur Ros, Mum, Godsped You! Black Emperor
Kimin için?
Kuzeyin karanlık ve melankolik havasından zevk alanlar