/ /

Kurtlu elma var, yer misin?

23 Ağustos 2013

Özlem Yılmaz

Organik diye aldığınız domateslerin içi boş mu çıkıyor? Çift sarılı diye aldığınız yumurtalar tek sarılı mı? Yüzde yüz organik etiketiyle aldığınız biberler saman tadında mı? Çıtır çıtır minicik salatalığın kilosuna dünya kadar para verdiniz… Aman Tanrım, iki gün sonra salatalığın ucundaki yaprak yeşillenip büyüdü ve yeni bir “salatalıkçık” mı yetişiyor? Bravo! Sakın üzülmeyin, artık buzdolabında bir salatalık üretme tesisine sahipsiniz. Yoksa organik diye aldığınız limonlardan bir damla gözyaşı kadar su akmıyor mu? Üzülmeyin yalnız değilsiniz, hatta toplanıp bir araya gelsek Taksim’den Ortaköy’e kadar yanyana dizilip halay bile çekeriz.

 

 

Bir “organik”liktir aldı yürüyor, ama “organik ürün” nedir, “bir ürünün organik olup olmadığını nasıl anlarız” bilen yok.

 

 

Organik marketlere koşuyoruz, onlar neyi ye neyi yut derse yutuyoruz, bir sürü etiketler var üzerinde, yine o etiketler türlü sertifikalar ve referansları taşıyor ama nedir ne değildir bilen yok. Organik diye 2342346894850 lira verip domates alınca içimiz rahat çünkü, o gece rahat uyuyoruz. Pahalı olanın kaliteli olduğu hissi bu konuda da devreye giriyor bilinçsizce. E bir de, son 15-20 senesini organik olmayan ürünlerle geçirmiş bünyeler neyin organik olup neyin organik olmadığını kestiremeyince, yamuk yumuk her sebzeyi “hah işte hormonsuz hemen almalıyım” hissine kapılıyor. Nerede kurtlu elma var, gidip onu alıyoruz “buna kimyasal zirai ilaç değmemiştir.” diye. Kişisel itirafım ve isyanım var! Ben bu üzerinde kurt deliği olan ayvaları, elmaları, yamuk yumuk patatesleri alıp bir de üzerine zirilyon para verince kendimi kötü hissediyorum yahu! Aslında bu his; “inorganik” geçen yılların alışkanlığıyla organiğe alışamamak, ayırt edememekten ileri geliyor…

 

 

ara foto elma

Bir de şu  boyutu var işin; Tv’deki doktorların ya da “ bilirkişilerin, şifacıların” (!?)  “şu otu kaynatın, bunu için, buna biraz tarçın ekleyin, onu 3 gün haşlayın ,sonra bekletip kafanızın üzerinde 3 kere döndürüp kulağınıza damlatın” şeklindeki açıklamalarını düstur bellemek… Birisi “şunu yedim zayıfladım” mı dedi, koş pazara, markete, doldur eve ne kadar ot çöp zerzevat varsa… Biri keten tohumu mu kaynatmış içmiş, koş sen de iç. Biri organik bilmem ne yiyerek mi zayıflamış, sen de ye iki günde tığ gibi ol! Umut Sarıkaya’nın “organik ürün meraklıları” temalı şu karikatürü var ya, bu kadar lafımı bi çırpıda alıp hop diye ortaya koyuvermiş. Öyle insanlar var ki, “Çiftçi kasketi organikmiş,günde 2 kez yiyince kanserden koruyormuş” dense, o kasketi yiyecekler.


Yorumlar(0)