İstanbul’un ilkleri: Toplu taşıma
24 Eylül 2013
Toplu taşımalardan şikayet eden İstanbullularız biz… Toplu taşıma bazen ‘toplu işkence’ olabiliyor zira… Yazın ter kokar, sıkış tepiş bineriz… Genç olanlarımız hep ayaktadır, ayakta olmayıp oturanlar kınanır, bazılarımız ise uyuyor taklidi yapıp yer vermez… Yaşlıca olanlarımızın bazıları ise neredeyse ‘Hadi kalk orası benim’ dercesine bir açıklıkla yer ister bazen… ‘Peki’ der genç… Gökyüzüne doğru haykırır içinden; ‘Peki ben ne zaman oturacağım, ille de 60 yaşına gelince mi? ‘
‘Arka taraflara doğru ilerleyelim lütfen… İçimizdeki boşlukları dolduralım’
Bir de sıkışıklıktan kaynaklanan taciz konuları var… Hırsızlık vak’aları var… Her ikisi de aşırı sıkışıklıktan kaynaklanıyor. Güzide şoförlerimize göre daima bir boşluk vardır mesela, bizim göremediğimiz; kıpırdamadan durulan 15 dakika sonucu uyuşan ayağını kımıldatacak yer bulamıyorken şoförün ‘Boşluklara doğru ilerleyelim’ dediği boşluk içimizdeki, yüreğimizdeki boşluk mudur acaba… Ya da bu kadar dipdibe yolculuk yapmanın amacı bizleri kaynaştırmak mıdır, özellikle soğuklarda birbirimizin vücut sıcaklığının üşümemize engel olacağı mı düşünülüyor?
Peki ya şoförün bulunduğu ön tarafa gönderilip geri gelmeyen akbiller? Sormayın, onlar kanayan yaralar…
Halbuki toplu taşımanın amacı ve varolma sebebi nedir: Toplu tasim trafigi rahatlatir. Sonra çevrecidir de… Az yer kaplar, park sorunu yaratmaz, ucuzdur (!?) Trafik kazalarini azaltir, trafikte gecirdigi zaman kaybini azaltir…
İnsanlar için şehrin her tarafını ulaşılabilir kılar…
‘İçimi kararttın’ konseptli yazımıza biraz soluk aldıralım: Toplu taşima araçlarinda hayata dair onemli tecrübeler edinilir desek abartmış olmayız. Toplantı varsa ve gece toplantı için çalışılmamışsa en ilginç fikirler toplu taşımada gelir akla… Okula, sınava giderken son kez notlara bakılır… Bir senarist ya da yazar için birbirinden farklı insanları gözlemleme ve malzeme bulma konusunda bir membaa gibidir toplu taşıma… Hele gidilen yol azıcık da güzelse, insane kendiyle baş başa kalabileceği cam kenarına oturulmuşsa bir de… Çoğu zaman da abuk subuk fatura, taksit, alisveris gibi angaryalarla meşgul olan büyük şehir insaninin kendine zaman ayırdığı yerlerden biridir toplu taşıma…
Hadi canım ordan.. İstanbul’ da yaşıyoruz… Her şey bu kadar romantik ve pembe değil… ‘Hadi toplu taşımayı övelim’ tadından uzaklaşıp asıl konuya gelelim; İstanbul’un ilk toplu taşıma vasıtası neydi? Ne zaman çalışmaya başladı?
Pazar Kayığı
Şirket_i Hayriye’nin kurulmasından önce 1854 senesinden evvel Boğaziçi köy semtlerindeki halkın Suriçi (Eminönü) ile ulaşımını temin eden vasıtalra “pazar kayığı” deniyordu. Pazar kayıığı orta ve alt gelirde olan halkın rağbet ettiği ulaşım vasıtasıydı.
Otobüsler
1926’da italya’dan dört otobüs getiriliyor. Önce tecrübe için Beşiktaş-Taksim arasında çalıştırılıyor 1931 de dört otobüs satın alınıyor. Üçü Taksim-Maçka-Beşiktaş arası çalıştırılmış…
Ve ilk ring seferi 1945te yapıldı.
3 eylül 1869 Beşiktaş-Bebek arası atlı tramvay kullanıma açıldı…
İlk arabalı vapur 1871 – üretimi İngiltere’de yapıldı ve Şirket-i Hayriye işletmeleri müdürü Hüsayin Haki Efendi, umum müfettişliklerinde bulunmuş olan İskender Efendi ve Hasköy Fabrikası Sermimarı sahibi Mehmed Usta ilk defa bu tip bir vapur meydana getiren isimler…
İlk vapur taşımacılığını 1837 yılında biri İngiliz diğeri Rus olan iki yabancı, vapur kumpanyası başlattı…
İlk demiryolu ise Haydarpaşa – Fenerbahçe arasında yapıldı. ilk banliyö treni 1872 yılında hizmete girdi…
Kaynaklar:
Tarihi bilgiler, Timeout İstanbul ve Tempo
Fotoğraflar; google