İstanbul’da Yıkılan Camiler
22 Temmuz 2013
İstanbul’u yeniden yapma faaliyetlerine hız veren, Vakıflar Genel Müdürlüğü, geçen hafta, İstanbul’da 130 caminin yeniden inşaası için çalışma başlattığını duyururken, Beyoğlu’nda 1957’de yıkılan ve orijinaline uygun yapılacağı söylenen Süheyl Bey Camisi, Meclis gündemindeydi.
İstanbul Milletvekili İhsan Özkes, bir önergeyle, yeniden inşa edilen Fındıklı sahilindeki Süheyl Bey Camisi’nin neden aslından farklı yapıldığını sordu. Soru önergesine cevap, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’dan geldi. Bozdağ “Yapılan tarihsel araştırmalar sonucu camide dükkan bölümlerinin bulunduğu belirlenmiş olup, özgün halinde yer alan mekanlar aynen muhafaza edilmiştir” dedi. Bozdağ, söz konusu camiyle ilgili şu bilgileri verdi: “Süheyl Bey Camisi’nin ihyası, tarihsel belgeler, kazı çalışmalarında tespit edilen veriler ve koruma kriterleri göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmektedir. Caminin restorasyon projesinde, kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan duvarların korunmasına ve temel duvarları bulunarak yeri tespit edilebilmiş minarenin, özgün malzemeleri ile yeniden yapılarak ayağa kaldırılmasına karar verilmiştir.
KDV HARİÇ 865 BİN TL
“Ancak, 1957 yılında yapılan yol çalışmaları sebebiyle yıkılan caminin özgün oturum alanının bir kısmı yolda kaldığından özgün halinin tamamıyla yeniden yapılması mümkün olamamış ve camiye ilişkin yeni bir yorum ve tasarım yapma gereksinimi doğmuştur.” Bozdağ, tüm bu çalışmaların maliyetinin de KDV hariç 865 bin TL olduğunu ve sponsorluk yöntemiyle sağlandığını belirtti.
TARİHLE YÜZLEŞMEK
Şimdi, hepmizin bidiği gibi son zamanlarda “tarihle yüzleşmek” adı altında “Tek parti, İsmet İnönü camileri kapattı, Camileri, “depo”, “ahır”, “lokal”, “hatta” tuvalet yaptı” sözlerini medyada çok sıkça duymaktayız. Aslında bu iddia Türkiye’de “Cumhuriyet karşıtlığının “şehir efsanesi” haline getirdiği “çarpıtmalarından” birisidir.
“CHP, Tek Parti, İsmet Paşa camileri kapattı” çarpıtmasına 1966 yılında bizzat İsmet İnönü “Benim dönemimde camiler kapatılmamıştır” diye cevap vermiştir. Ama; Cumhuriyet tarihi saptırıcıları, bıkıp usanmadan çarpıtma iddialarına devam etmişleridir. Mehmet Şevket Eygi, 1966 yılında Yeni İstiklal gazetesinde vatandaşlara bir çağrıda bulunarak, “CHP döneminde yıkılan, satılan, kiraya verilen, depo ve müze yapılan camiler hakkında resim, yazı ve bilgi’’ göndermelerini istemiştir. Gelen yazı ve resimlerin bir kısmı Yeni İstiklal gazetesinde yayınlanmıştır. Mehmet Şevket Eygi, bu konuyu 2003 yılında “Yakın Tarihimizde Cami Kıyımı” adıyla kitaplaştırmıştır. Kitabın başlığının altında ise “Kapatılan, satılan, yıkılan, kiraya verilen, depo yapılan, CHP ocağı, saz ve içki evi, spor kulübü lokali haline getirilen, müzeye dönüştürülen binlerce mabedin hazin hikayesi” şeklinde bir ibarede bulunmaktadır. Yani, “CHP, Tek Parti döneminde camiler kapatıldı, depo ve hatta tuvalet yapıldı” iddiasını ileri sürenlerin “en büyük kanıtı”, Mehmet Şevki Eygi’nin yazdıkları ve söyledikleridir. Bu temelsiz iddiayı, Doç. Dr. Erhan Afyoncu, Bugün gazetesindeki köşe yazısıyla da doğrulamıştır.
TÜRKİYE’NİN GERÇEK İHTİYACI
Genç Cumhuriyeti kuranlar; “aşırıya”, “lükse”, “gösterişe” değil, Türkiye’nin gerçek ihtiyaçlarına önem vermiştir. Bu çerçevede, cemaati olmayan, “ihtiyaç fazlası camiler” belirlendikten sonra, “tasnif dışı camiler” dönüştürülerek farklı amaçlar için kullanılmıştır.” Ama asla, camiler, ahır, eğlence merkezi veya tuvalet yapılmamıştır.Cumhuriyet’in ilk yıllarında bazı yerel yöneticiler tarafından eski eserlere gereken önemin verilmemesi üzerine bizzat Atatürk, aralarında camilerin de bulunduğu eski eserlerin korunmasını istemiş, 1934-1935 yıllarında Vakıfları koruma yasaları çıkartılmıştır.
Özellikle çok partili rejimin politik aktörleri, tek parti dönemi CHP’yi ve İsmet İnönü’ye saldırmak için “Kafir İsmet İnönü camilere kilit vurdu. Etrafına asker dikti. Namaz kılmak için içeriye kimseyi sokturmadı. Camileri devamlı teftiş etti. Nöbetçilere, ‘İçeriye kimseyi sokmuyorsunuz değil mi?’ diye sordu!” biçiminde bir propagandayla, CHP ve İsmet İnönü’nün “cami ve din düşmanı” olduğu yalanına neredeyse bütün Türkiye’yi inandırmışlardır.
Gerçekten de CHP ve İsmet İnönü, 1939-1946 arasında Türkiye’deki bazı camileri “depo” yapmış, bu camilerin kapısına “kilit” vurmuş, etrafına “asker” dikmiş ve bu camileri ibadete kapatmıştır! Burada sorulması gereken ama asla sorulmayan soru şudur: Ama neden? Olmalıdır. İsmet İnönü’yü camileri kapatmakla suçlayanların amacı İnönü’yü “cami düşmanı” göstermek olduğu için bu “ama neden” sorusunu onlar asla sormaz, soramazlar. Çünkü İsmet İnönü’nün bu davranışının nedeni “cami düşmanlığı”, “din karşıtlığı” değil; tam tersine “dinine olan bağlılığı”, “tarihine olan saygısı”dır.
CAMİLERE ASKER KOYDURDU
Aslında bir şekilde bu noktada “nasıl yani” demeniz işten bile değil, Şöyle ki: İsmet İnönü, II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1939-1946 yılları arasında, Türkiye’ye yönelik muhtemel bir saldırıda, camilerin hedef alınmayacağını düşünerek, müzelerimizdeki “tarihi” ve “dini” değeri olan eserleri, zarar görmemeleri için, bazı camilere koydurarak koruma altına almıştır. Evet, İsmet İnönü, 1939-1946 arasında bazı camileri “depo” yapmıştır, ama bu depolar, Kutsal emanetler, Hz. Muhammed’in sancağı, kılıcı, hırka-i saadeti, Hz. Osman’ın kanlı Kuran’ı Kerim”i gibi “dinsel ve tarihsel” değeri olan eşyaların deposudur. Örneğin, Topkapı Sarayı’ndaki “Kutsal Emanetler”, bu emanetlerle ilgilenen görevlilerle birlikte Niğde’ye götürülerek, Niğde’deki bazı camilere konulmuştur. Dolayısıyla, “Kutsal Emanetlerin” bulunduğu bu “cami depolar”, ibadete kapatılmış ve kapısına kilit vurulup asker dikilmiştir. Çünkü İsmet İnönü, bu “Kutsal Emanetlerin” korunmasına çok büyük bir önem vermiştir.
İşte İstanbul’da yıkılan ve tahrip edilen tarihi camilerden bazıları:
-1465 tarihinde inşa edilmiş olan tarihi Murat Paşa Camii Vatan caddesi yapılırken 1957’de yıkılmıştır.
-Pertevniyal Lisesi yakınlarında bulunan tarihi Oruç Gazi Camii, 1956 yılında yol yapım çalışmaları sırasında yıktırılmıştır.
-Yeni Kapı yakınlarında Fatih döneminden kalma 1479 tarihli Çakır Ağa Camii yine yol yapım çalışmaları nedeniyle 1958’de yıkılmıştır.
-Aksaray’da Vatan caddesinin başlangıcında yer alan Fatih döneminden kalma Camcılar Camii ve çeşmeleri, 1957 yılında yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkılmıştır.
-Aksaray’da, 1555 yapımı tarihi Kazasker Abdurrahman Camii 1957’de yol yapım çalışmaları nedeniyle yıkılmıştır.
-Karaköy Kabataş arasında -bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi’nin tam karşısındaki- Salıpazarı Süheyl Bey Camii 1957’de yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmıştır.
-Karaköy Kabataş arasındaki 1878-1879 yapımı, özgün mimariye sahip çok nadide eserlerden biri olan Karaköy Mescidi veya camisi 1958’de yol yapım çalışmaları sırasında yıkılmıştır.
-Karaköy Kabataş arasındaki II. Mahmut döneminden kalma, 1826 yapımı, tarihi Nusretiye camii ve sebili 1958’de yol yapımı sırasında tahrip edilmiştir.
-Karaköy Kabataş arasındaki Mimar Sinan eserlerinden Kılıçali Paşa Camii ve dükkanları 1958’de yol yapım çalışmaları sırasında tahrip edilmiş, bazı duvarları yıkılarak yeniden yapılmıştır.
SÜHEYL BEY CAMİİ
Yol açma çalışması nedeni ile yıkılan Salıpazarı Mescidi olarak da bilinen Süheyl Bey Camii, Fındıklı’da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin karşısındaydı. İlk cami, bir denizci olan Süheyl Bey tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Zamanla harap olunca, Sultan Abdülaziz tarafından yeni tarzda, tek kubbeli ve sekizgen planlı olarak inşa ettirilmiş.
Altındaki dükkanların yanında bir de çeşmesi olan bu yeni cami, Menderes döneminde 1957 yılındaki yol açma çalışmaları sırasında, Semavi Eyice’nin deyişiyle gereksiz yere yıkılmış. Eski fotoğrafta da görüldüğü gibi yolu engellemiyormuş. Yıkımından sonra da Vakıflar tarafından arsasına lokanta yapılmış.
Geçte olsa; Yıkım hatalarından biri olan Suheyl Camiinin yerindeki Lokanta yıkılıp, Vakıflar Bölge Müdürlüğünce cami temelleri ortaya çıkarıldı. Projesine ve eski haline uygun olarak Suheyl camiinin inşaat çalışmaları halen devam etmektedir.