İstanbul’da bir turist…
6 Şubat 2014
İstanbul turistlerin gözdesi, gelen bir daha geliyor bizim şikayet ede ede bitiremediğimiz İstanbul’u… Merak etmeyin cümlenin devamında ‘Öpün de başınıza koyun, bakın millet taaa başka başka kıtalardan geliyor’ demeyeceğiz. Turistlerin İstanbul’ a geldiklerinde en çok neye şaşırdıklarını ve ne yaptıklarını, yaşadıklarını derledik.
Çılgınlar Gibi Alışveriş Yaparlar
Evet, gerçektende çıldırmış gibidir hepsi. Gördükleri her şeyi alabilecek potansiyeli kendilerinde görmektedirler. Haklılar tabi. Euro olmuş 3 TL. 2 Euro’ya t-shirt alma gibi bir lüksleri var. Kapitalizm çılgınlığı da diyebilirsiniz bu duruma tabiki.
Dansözlü Boğaz Turu
“Nasıl turist çekebiliriz?” diye düşünülmüş uyanık işletmeci planıdır. Bir turisti çekebilecek bilimum etken bu turlarda mevcuttur. Boğazın güzel manzarası, alkol, dansöz… Tabi tur sürecinde dansözle kıvırtmalar, klarnete para sıkıştırmalar olabileceği gibi Ankara’nın bağları ve yollarının büklüm büklüm olmasını bile öğrenebilir turistler.
Maraş Dondurmacıları Tarafından Maymuna Döndürülmek
Sebepsizce mutlu oluyorlar bir de bu durum karşısında. Adamın teki bütün gün havada döndürdüğü tozlu dondurmayı sana satıcak ve binbir takla attırarak. İşte bunlar hep yararlı, hep kültürel miras…
Fasıla Gitmek
Elin Colorado’lusu için “Sex, Drugs, Rock’n Roll” neyse, İstanbul’a gelen turist için “Dansöz, Rakı, Balık” odur. Onların Hard Rock Cafe’si, bizdeyse Agah Efendi’nin Meyhanesi vardır. Fıçı fıçı biralar yerine, şişe şişe rakılar ve el emeği göz nuru mezeler vardır.
Fes, Magnet vb. Alma Sorunsalı
6.5 milyar insanın sorunudur. Gidilen yere dair bir şey almak insanlık göreviymiş gibi kendimizi şartlandırırız. Sultanahmet motifli magnetler, fesler, lokumlar, bakır cezveler… Hatta mevzuyu abartıp “bindallı” alanını görmüşlüğüm var.
Fil ve Nar Bereketi
Turistler de en az bizim kadar merak saldı bu fil ve nar işine, poşet poşet nar ve fil bibloları taşıyorlar ülkelerine hediyelik eşya niyetine. Kim çıkardı bu trendi diye düşünürken cevabı yanıbaşımızda bulduk; Necla Teyze! İki gün önce Telli Baba’da tel bağlayıp, bütün ümitlerini de o tele bağlayan sevgili Necla Teyze… Sen hangi ara Feng Shui felsefesine geçiş yaptın da, ne ara evin bereketini fillere narlara endeksledin? Bu bibloların kerametini elin Ürdünlü’süne nasıl ulaştırabiliyorsun? Bereketi filleri satarak mı sağlıyoruz yoksa, açıkla bize Sensei Necla!
Japon Turistlerin Çatır Çutur Fotoğraf Çekmesi
Çıkan deklanşör sesini düşünürseniz bizce yerinde bir başlık oldu. Umarsızca, bıkmadan, sıkılmadan, yılmadan 7’den 77’ye bütün japonların fotoğraf çekmesi akla mantığa sığacak düzeyde değildir. Herşeyi çekiyorlar bir de. E-5 otoyolunda ne gördün de çekiyorsun sevgili Chun-Li? Devlet destekli hükümet politikası olduğu bile söyleniyor bu durumun. İşte bunlar hep dış mihrak…
Kapalı Çarşı Alışverişi
Kokusuyla insanı cezbeder burası. Her yandan yayılan çeşit çeşit baharatların kokusu insanı alıp götürecek seviyededir. Çeşitli karışımların, farklı baharatların, bilimum kuru meyve ve yemişin bulunduğu turistik bir diğer mekan da Kapalı Çarşı’dır. Yüzlerce kez giden İstanbullu’ya bile her defasında yeniden mest eden Kapalı Çarşı’ya turistler nasıl şaşırmasın?
Çöpten Fırlayan Kediler
Taksim meydanında “Bişey sorucam satıcı ve anketör değilim” diye yaklaşan ve sonrasında illaki bir şey satmaya çalışan gençlerin, hayvanlar alemi sürümüdür. Kuytulardan köşelerden sinsice fırlayıp anlık ürpertiler yaratır. “Ohhh! Jesus!” şeklinde ya da filmlerde hep gördüğümüz “lanet olsun” şeklinde tercüme edilen ama lanet edilmeyen o malum kelime ile karşılanabilirler. Tüm dünyaca bilinmelidir ki, gelişimini tamamlamış bir İstanbul kedisi Tanzanya’da yaşayan akrabaları kadar vahşileşebilir. Daha bizler alışamamışken turistler nasıl alışsın şu duruma!
Etçil Kuşun Simit Yemesine Şaşırmak
Bildiğiniz martı işte. Milletçe zor günlerin üstesinden gelebilme yetimizi çevremizdeki hayvanlara da yansıttığımızı düşünüyorum. Et bulamazsa simiti yeğleyen bir türden söz ediyoruz. Denizleri kirlettikçe, balıkların ve diğer deniz canlılarının canını okumaya devam ettikçe daha çok simit atarız biz martılara. Turistler de baksın öyle.
Minibüs Mağduriyetleri
İngiltere’den kalkıp, ardında iki katlı kırmızı otobüslerini bırakıp tatil için gelmişin İstanbul’a. Gelmişken dolmuşa binmemek olur mu sevgili David? Minibüs kültürünü tatmadan, Müslüm Gürses dinletmeden, bıyıklı dolmuşçunun “Arkada boş yer var abicim” sözcüklerine melül melül bakmadan seni yollar mıyız Londralara, Manchesterlara David’ciğim?
Beyazıt,Laleli,Aksaray Üçgeninden Seyyar Alışveriş
Bilimum çakma Lacoste marka t-shirtlerin, sahte deri kemerlerin ve cüzdanların, çorap ve saatlerin bulunduğu şeytan üçgeni. Lacoste
t-shirtlerdeki timsahların bazıları Allah’a bakarken bazıları toprağa bakmaktadır. Ekonominin can damarlarındandır.
Simit, Çay ve Peynir Üçlüsü
Kruvasan ve filtre kahve ikilisine tepki olarak Anadolu’nun bağrından kopup İstanbullara gelmiş, “Metin, Ali, Feyyaz” tadındaki milli üçlümüz. Milletçe sevdiğimiz, gelen turiste sevdirip üç kıtada dedikodusunu yaptırdığımız yegane geyiğimiz. Oteldeki açık büfe kahvaltılarını bir kenara atıp, boğaza nazır simit yiyen turistler de canımızdır, bizdendir.
Sultanahmet’e Gitmek
Güzide turistlerimiz tarafından “Çultanaaamet” şeklinde ifade edilmeye çalışılan güzide meydan. İstanbul’a gelen turistin en büyük klişe mekanlarından birisidir, olmazsa olmazı da kendi adıyla bütünleşmiş Sultanahmet Köftesi’dir.
Taksim Anıtı’nın Önünde Fotoğraf Çekilmek
Nedeni İsviçreli bilim adamları tarafından araştırılmaktadır. Bu hastalık türünün “Tramvayın önünde fotoğraf çekilme” versiyonu da bulunmaktadır. Nasıl bir perspektifle bu iki objeye yaklaştıkları yada nasıl bir sanatsal anlam yükledikleri hala bilinmemektedir. Çok yüklendik turistlere, bunu yapan yerli nüfusun çok önemli bir kısmı dururken, turistler yapsa ne olur…
Sensei Necla ha? Ahahah!! 🙂