Yurtta ve dünyada herkesin “Ölmeden önce gidilmesi gereken yerler” listesinde İstanbul mutlaka yer alıyor. Gezilip görülecek o kadar çok yer var ki, tek bir gelişle sınırlanmayıp tekrarlanan İstanbul gezileriyle şehir turu tamamlanıyor. Peki, bu yorucu ama zevkli gezi esnasında ne yiyorsunuz ya da ne yemelisiniz? Sizin yerinize düşündük, araştırdık. İşte İstanbul menüsü…

Hoş geldiniz.

İstanbul, deniz şehridir. Nimetlerinden faydalanmamak olmaz. Gerek Boğaz’ın en güzel restoranlarında gerekse Eminönü’nde tarihi kayıklardan yiyeceğiniz balıkların tadını ömrünüzce unutmayacaksınız. Uzun yollar kat edip geldiniz, öncelikle bir yorgunluk kahvesi ikram edelim. Kurukahveci Mehmet Efendi’den elbette. Yanında da lokum ya da çikolata, karşınızda şehrin manzarası da varsa tadından yenmez, yani içilmez.

Kapalıçarşı’ya gittiğinizde Hacıbekir Lokumu’ndan almadan oradan ayrılmanız pek mümkün değildir. Kahveler fal açtırmaz sonra, aman!

Balık ekmeğin en kadim dostu olan turşu ve turşu suyunu es geçmeyin. Yolunuz düştüğünde, ki mutlaka düşsün zaten, yemeden/içmeden ayrılmayın mekandan. Sonra Adile Naşit ve Münir Özkul gibi olursunuz İstanbul’la.

Sadece balıkla sınırlı kalmıyorsunuz bu şehirde. Denizin tüm nimetlerinden, ürünlerinden faydalanabilirsiniz. Midye bunların başında geliyor elbette. Ortaköy-Beyoğlu güzergahı bu lezzet için en ideal yerlerden oluşuyor. Ama şehrin herhangi bir noktasında da midye bulup yemeniz mümkün.

Aslında Anadolu’ya has olan bir lezzettir kebap. Ama canımız turistlerimiz, bu lezzeti İstanbul ile özdeşleştirmiş durumda. “l love şiş kebap!” klasiğini bilirsiniz. Turistlerin muhteşem bir aksanla söylediği bu söz üzerine gelmişken yemeden gitmek olmaz. Tavsiyemiz acılı.

Bir diğer et lezzeti: Sultanahmet Köftesi. İstanbul’un bu güzide tadı, Sultanahmet tarafını gezdikten sonra yemeniz, keyfinize keyif ekleyecektir.

Standart yoğurt yeme şekline ve tadına farklılık getiren Kanlıca yoğurduna da listemizde yer var elbette. Sahilde, vapurda yahut kayıklarda yendiğinde keyfine doyulmayan bu asırlık tadın sırrı üzerindeki pudra şekerinde gizli…

Büfe kültürünün en yoğun yaşandığı ve en çok sevildiği yer şüphesiz ki İstanbul’dur. Ve bu sevginin ateşini körükleyen şeyi de daha yazmadan bildiniz,  tebrikler. Hak ettiniz bir ıslak hamburgeri… 

Türk mutfağının gözde tatlarından olan kuru fasulye İstanbul’da bir başkadır. Özellikle de Süleymaniye’de yiyorsanız, İstanbul’a bir kez daha gelmeniz için damağınızda inanılmaz bir lezzet bırakacağına garanti verebiliriz. Yanındaki çorba ve yoğurdunu saymıyoruz bile. 

Gecelerin, sokakların vazgeçilmezi kumpir ve kokoreç. Akşam eğlencenizin ardından, midenizde oluşan derin boşluğu kapatacağınız müthiş bir ekip bu. İkisi de ayrı kulvarda olmasına rağmen aynı güzergah üzerinde, yani Ortaköy civarında, oldukça lezzetli hallerini bulmanız mümkün. Ortaköy deyince waffle demeden olmaz. Gece gündüz hiç farketmez, tatmadan gitmeyin. 

Ve mutfağımızın vazgeçilmezi hamur işleri… Sarıyer bu konuda sizi gerçek ve mecazi anlamda da doyuracak yerdir. Meşhur Sarıyer böreği, tarihi fırınların nefis poğaça çeşitleriyle kahvaltılar ve akşam çayları bir harika!

Gelelim, tatlılara… Osmanlı’dan kalma iki lezzet var başlangıç için. Filmlerde gördüğümüz, günümüzde ise bayramlarda tarihi yerlerde bulabileceğimiz macun şekeri ve akide şekeri, “daha önce şeker yememişim” demenize sebep olacak.

Kakaonun en güzel halidir çikolata ve çikolatanın da en güzeli ona ismini de veren Beyoğlu’nda bulunur İstanbul’da. Bu kalıp kalıp lezzet, yaz kış demeden hunharca çikolata yemenize sebebiyet verecektir. Alerjisi olanlar emin adımlarla ilerlesin.

 Gaziantep’ten tüm yurda ve dünyaya yayılan baklava da İstanbul’daki merkezinden yenmezse, gezinizde önemli bir parçayı atlamış olursunuz. Yılların getirdiği tecrübe ve hiçbir yerde bulunmayacak tat Karaköy’de sizi bekliyor.

 “Ne yesem?” diye düşündüğünüzde içinden çıkamayacağınız kadar fazla çeşit var İstanbul’da. Her köşesinde ayrı bir lezzet, her noktasında ayrı bir güzellik taşıyor. Saydıklarımız başlıcaları. Daha fazlası içinse en kısa zamanda bekliyoruz. Unutmadan, bunca lezzetli yemeğin üzerine de Emirgan’dan denize nazır bir çay içmeyi ihmal etmeyin.