İhbar etmeye çağırmak tehlikeli!
9 Aralık 2013
5 Aralık tarihinde “İstanbul için ihbar vakti” başlığıyla duyurduğumuz, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun vatandaşlardan Suriyelileri ihbar etme isteği ile ilgili haberimize, Prof. Dr. Ali Akay’dan yorum geldi. Vatandaşları Suriyelileri ihbar etmeye çağırmanın oldukça tehlikeli olduğunu vurgulayan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Akay, konu ile ilgili Kanalİstanbul’a şu açıklamayı yaptı:
“Hannah Arendt, bürokrasi ve ırkçılık arasındaki ilişkiyi vurguladığında yabancı haklara hakimiyetini politik olarak yerleştirmeye kalkan bürokrasinin, emperyalizmin ilk dönemlerine tekabül ettiğini vurgulamaktaydı. Günümüzde emperyalizm sorunu belki Batı ve Doğu şeklinde gelişmiyor, ama ırkçılık eğer emperyalizmin bir sorunu olarak daha güncel bir hale gelerek, emperyalizmin hatta önüne geçtiyse bu politik bir beden olarak ırkın (yabancının) bir yanda bürokrasinin ise yabancıyı hakimiyet altına almak üzere, diğer yanda durmasından ileri gelmekte.
Biz belki Türkiye’de ırkçılıktan çok yabancı düşmanlığını, Arap düşmanlığını Cumhuriyet tarihinde yaşayıp durduk. Bugün gelinen noktada ise, Suriye’de yaşanan felaket durumdan kaçan mültecilerin, bir yandan Türkiye tarafından kabul edildiğini ve hatta bazılarının desteklendiğini gazetelerden okumaktayız; hatta eğer enformasyon doğruysa bazılarına Türk vatandaşlığı statüsü verilmiş vaziyette; diğer yandan da Vali Mutlu’nun ihbar üzerine yürüttüğü söylemi işbirlikçi bir halk bürokrasi kaynaşmasının, örneklerini ancak Nazi döneminde veya 1970’li yıllarda faşistleşmiş Almanya örneğinde görebileceğimiz bir biçime bürünmeye başladığını bize göstermekte değil midir ?
Halkı ihbar ve topyekûn bir savaşa girermiş gibi mobilize etmek vatandaşlık açısından en korkunç hareketlerden biri olarak durmakta. Bunu 1940’lı yıllar Fransa’sında Vichy hükümeti zamanında ihbar üzerine yakalanıp kamplara konulan Yahudi aileler ve hatta çocuklar örneğinde duyduk, okuduk (le Val d’Hiv). Siyasi müzakerenin ve ticaretin ve oy potansiyellerinin bu kadar iç içe girdiği bir vaziyette vatandaşları ihbara çağırmak hem çirkin hem de tehlikelidir. Politik iklimi Türkiye’de ihbar üzerine oturtmaya kalkmak bir insan avı meselesi olarak mülteci sorunu görmek demektir ki, bu durum ‘insan ve yaşam hakları’ bakımından gayri-insani olduğu kadar hukuk ilkelerine de aykırı durmaktadır. Ancak politikanın hukuku nasıl eline geçirmekte olduğunun da bir örneği olarak karşımızda misal teşkil etmektedir.”