Hayat Bulan Fotoğrafları ile Vivian Maier
3 Eylül 2013
Yıl 2011.
İstanbul Modern’in Çağdaş Fotoğraf Serisi kapsamında organize ettiği söyleşilerden biri. Murat Germen ve Orhan Cem Çetin, Vivian Maier – Anonimite ve Sokak Fotoğrafçılığı konusunu ele almışlardı.
İnanılmaz bir söyleşi ve zengin bir bilgi aktarımı idi.
Vivian Maier tüm hayatı ve üstün yeteneği ile bizleri de anında etkilemişti.
Gerçekten çok özel bir yetenek Vivian!
Eğitimsiz ama fotoğrafçılık ruhu doğuştan var olan birisi!
Görme duyusu güçlü, renkleri ayırt edebilen, göz ve ellerini eşgüdümle kullanabilen,
Yeteneğini geliştirmeye, değişikliğe önem veren, ayrıntıları algılayabilen, dikkatli, sabırlı, özel biri!
1950’lerde çocuk bakıcılığı yapıp, izin günlerinde sokaklarda fotoğraf çeken birinden bahsediyoruz!
Fotoğrafçılık üzerine herhangi bir eğitimi olmayan, ama olağanüstü fotoğraflar çeken özel bir bayan! Ve maalesef ölümünden sonra ünlü olan bir bayan!
Sadece bir enstantane hızı olan,
Odak denetimi ve diyaframı olmayan,
Amatör bir Kodak Brownie fotoğraf makinesi!
Bu zayıf fotoğraf makinesı ile dahi harikalar yaratan özel bir yetenek!
Vivian daha sonraki yıllarda ise, bir Leica IIIc ve çeşitli Alman SLR fotoğraf makineleri kullanarak, çoğunlukla Kodak Ektachorome 35 mm film üzerine çekimler yapmış. 1980’li yıllarda ise renkli fotoğraf çekimlerine geçmiştir.
Söyleşi esnasında gerek Murat Bey’in, gerek Orhan Bey’in, gerekse katılımcı olan diğer fotoğraf sanatçılarının teknik analizlerinden de anladığımız üzere o koşullarda profesyonel fotoğrafçılara taş çıkaracak çekimler yapmıştı Vivian Maier!
Vivian Maier’in fotoğrafları gerçekten olağanüstü güzellikte sokak fotoğrafları!
Çekimlerinde kusursuz zamanlama, insani bakış açısı, ışık ve kompozisyonlar!
Fotoğrafı doğru okuyup, görüntüleyeceği objeyi kusursuz kadrajlamak!
Gerçekten özel bir yetenek !
Bildiğimiz üzere yaratıcılık fotoğrafçılıkta başarıyı artıran en önemli faktördür.
Vivian Maier de iyi bir sokak fotoğrafçısında olması gereken tüm yeteneklere sahip idi.
Zor eğitim süreçleri, yetenek, çabalar, destekler ve zamanla gelen ödüller fotoğraf sanatçısını besler.
Ve eğitimli fotoğrafçılarda harikalar yaratır.
Ama resmi eğitimi olmayan kişilerde, bu derece yeteneğin olması gerçekten çok nadirdir.
Fotoğraf eğitimi üzerine öğrencilere verilen bilgilerin önemi olsa da,asıl olması gereken fotoğrafçılık ruhunun doğuştan var olmasıdır! Vivian Maier’de olan yetenek de tam bu bence !
Vivian Maier tüm bu çalışmalarına 1950’lerden ölümüne kadar, dünya çapında 100.000’den fazla fotoğraf çekerek devam etti.
Amerika’nın savaş sonrası altın çağında kent yaşamının tüm yönlerini mizahi, insani, hareketli ve ham görüntüleri ile yüksek kalitede çekerek arşivledi.
O bir sosyalist, bir feminist, bir film eleştirmeni,
O sevdiği tiyatrolara giderek İngilizceyi öğrenen,
O, eksantrik, güçlü, ağır, inatçı, son derece entelektüel ve özel biri oldu.
Erkek ceketi, erkek ayakkabıları ve çoğu zaman büyük bir şapka giyerek güçlü adımlar ile yürüyen,
tam bağımsız, özgür bir kadın!
Vivian’ın fotoğraflarında mücadele edenlerle yakın bir bağ hissettiğini görüyoruz…
Yoksullara, çocuklara, yaşlılara karşı bir yakınlık!
Farklı kültürlere, farklı yaşamlara olan ilgisi onu dünya çapında pek çok yere götürdü.
Vivian’ın depodaki dolabında bulunan kutuda; sanat kitapları, gazete kupürleri, amatör belgesel çekimleri, ses kayıtları, siyasi dökümanlar ve biblolar çıktı.
Ve bu özel dadının hikayesi, fotoğrafları ölümünden sonra tüm dünyayı büyüledi.
Şimdilerde Vivian Maier, Diane Arbus Robert Frank, Henri Cartier-Bresson ve Weegee ile birlikte en büyük 20. Yüzyıl fotoğrafçılarından biri olarak selamlanıyor.
Vivian Maier maalesef ki kutudan çıkan bir sanatçı olmuş. Nasıl mı?
John Maloof adındaki amatör bir tarihçi, yaşadığı yerdeki bir parkın tarihini anlatan kitap yazmaya karar verir.
Kitabında kullanabilmek amacıyla eski fotoğraflar satın almak üzere bir müzayedeye gider. Kutular dolusu fotoğrafa ve negatife rastlayınca 400 $ karşılığında koleksiyonun bir kısmını satın alır. 35.000’den fazla negatif içeren bu kutuyu incelemeye başlar.
Ancak kutuda aradığını bulamaz. Çünkü bu negatifler arasında parkı istediği gibi yansıtan bir fotoğraf yoktur ve bu kutuyu bir köşeye kaldırır.
Bir süre sonra tekrar bu kutuyu açar ve negatifleri banyo etmeye başlar. Banyo ettikçe gördüğü fotoğraflardan çok etkilenir. Fotoğrafları çeken kişiye hayran kalır ve fotoğrafları kimin çektiğini araştırmaya başlar. Müzayedeyi düzenleyen müzayede evine müracaat eder, ancak oradan eli boş döner. Tek öğrenebildiği ise müzayede evinin bu fotoğrafları boşaltılan bir kiralık dolaptan almış olduğudur.
John Maloof yaptığı araştırmalar sayesinde benzer negatiflerden satın alan kişileri de bulur ve onlardaki negatifleri de satın alır. Artık çok özel ve büyük bir koleksiyona sahip olmuştur. Ama bu koleksiyonu paraya çevirmek için fotoğrafları kimin çektiğini bulmak zorundadır. Almış olduğu yeni kutular içinde, bir fotoğraf baskı firmasından gelen zarf ve zarfın üzerinde de kurşun kalem ile yazılmış ‘ Vivian Maier’ adına rastlar. Hemen bu ismi Google’da aratır. Tek bulabildiği, birkaç gün öncesine ait bir vefat ilanıdır. Vivian 2008 yılında Chicago’da buz üzerinde kaymış ve başını çarpmıştır. Bu kaza sonrası tam olarak iyileşir. Ancak, bakım evinde yaşamını sürdürmeye devam eden Vivian’ı sağlığı bozulmaya başlar. Ve bu büyük arşivi geride bırakarak, 2009 yılının Nisan ayından sonra vefat eder. Maloof, aradığı kişiyi bulmuştur ancak çok geç kalmıştır.
Maloof fotoğrafları banyo ettikçe hayranlığı artar ve kendisi de fotoğraf çekmeye başlar.
Banyo ettiği fotoğrafların çok değerli fotoğraflar olabileceğini düşünüp birkaç tanesini Flickr’a yükler ve ne yapması gerektiği konusunda yorum ister.
Gelen yorumların hepsinde fotoğraflara hayran kalındığı belirtilip, bir sanat galerisi ile konuşması tavsiye edilir.
Ve bu sayede Vivian Maier adı duyulmaya başlar. İlk sergisi Avrupa’da açıldıktan sonra Chicago’da da sergisi açılır. Devam eden bu serüvende Vivian adına kitap basılmış, film de çekilmiştir.
Kitabı ; Vivian Maier: Sokak Fotoğrafçı , 2011 yılında Maloof tarafından yayımlandı.
Maloof’un keşfi hakkında uzun metrajlı belgesel film, Finding Vivian Maier ise;
Eylül 2013’te gösterilmek üzere, Dünya Premiere için Toronto Uluslararası Film Festivali tarafından seçilir.