Göz kapaksız Gözler için Uyku
5 Mayıs 2013
Bay Palomar miyop gözlerini kısmış, çerçevesi yazıyla çizilmemiş şeyleri okumaya çalışıyor. Çevresindeki her nesne, her şey dikkate değer onun için. Hem ne de olsa ‘nesnelerin yüzeyleri hiç tükenmiyor.’ Belli belirsiz olduğu için kimselerin bakmadığı öğle ayına bakıyor, yeterince ıssız / şehir ışıksız bir yer bulmayı başarır, gökyüzü haritasını da kullanabilirse yıldızlara bakıyor gece, büyük bir ciddiyetle ama ne yazık ki kendini kaptırmayı başaramadan bir dalgayı diğerinden ayırmaya çalışıyor bakışlarıyla. Yazları balkonuna gelen gekonun kıpırtısız duruşunu, göz kapaksız gözlerini aynı yere dikmesini saatlerce izliyor. Bay Palomar şeylerin düzenine dair ayrıntıları kaydediyor bıkıp usanmadan, amacı onların devinimlerine ilişkin bir diyagram çizebilmek. Bu diyagramı yanlış anlamalarla, karmaşayla, kararsızlıklarla, pişmanlıklarla dolu hayatı daha iyi anlayabilmek için yapıyor. Anlamlandıran varlık insanın, doğum ve ölüm arasını hep neden ve sonuçlarla okumasından sıkılmış, bakışı insandan azade kılmaya çalışıyor şeyleri; ama nafile…
Italo Calvino’nun adını Kaliforniya’daki ünlü gözlemevinden alan karakteri Bay Palomar, var olmak için kendisine ihtiyaç duymayan şeyler dünyasının ve evrenin izini sürüyor. Palomar’ın deneyimleri, duyumları, arada kalışları ve yorumlarıyla biz de günlük yaşamın ayrıntılarını yeniden keşfediyoruz. Bay Palomar’ın ayrıntılarla genişlettiği hayat, görmeye dair bir yol kılavuzu gibi. Calvino’nun ilk düşüncesi Bay Palomar’ı, başka bir karakterle, ‘karanlığa, içerideki çukurlara’ yönelecek Bay Mohole’yle konuşturarak yazmak olmuş. İki karakterin karşıtlıkları üzerine kurulacak anlatı, Calvino’nun zamanla Mohole’ye dair aklında ne varsa hepsinin Palomar’da olduğunu anlamasıyla Palomar üzerine kurulmuş. Üç bölümden oluşan kitabın bölümleri de kendi içinde üç bölüme ayrılıyor. Her ne kadar herhangi bir sayfayı açıp, Bay Palomar nezdinde Calvino’nun ayrıntılı betimlemelerine dalıp, görsel bir haritanın ucundan tutar olsak da, kitabın üçlemelerden oluşan simetrisini de göz ardı etmemek de fayda var. Nitekim Calvino bu katman katman yayılan kitabın birinci bölümlerinde gözlem ve betimlemelerden, ikinci bölümlerinde bu gözlemleri genişleten hayatla ilgili bağlantılardan, üçüncü bölümlerde ise tekil hayatlardan öteye geçip evren ve zamandan bahsediyor.
‘Bay Palomar, sessizliğin, sözün söyleyebileceğinden biraz daha fazla bir şey içermesini umuyor hep.’ Bir karatavuğun ıslığını duyduğunda, Palomar insanın davranışları ve evren arasındaki uyumsuzluğu seyreltebilecek bir olasılık düşünüyor. Karatavuk ve insan arasında, sessizlik ve söz arasındaki uçurumu kapatabilecek karşılıklı bir ıslık hayal ediyor. Karatavuğun ötüşünü taklit etmeye çalışıyor, karatavuklardan gelen cevabın ne olduğundan bir türlü emin olamıyor. Suskunlaşıyor Bay Palomar, sessizce düşünüyor.
Calvino, Bay Palomar’a cevaplar vermiyor; ama hem Palomar’ı hem Mohole’yi yazıyla buluşturan bu görme ve gördüklerini okuma metinleri bize ayrıntılardan devşirebileceğimiz bir sürü soru veriyor. Kitabı okurken önceden fark etmediğiniz bir sürü şeye başka gözle bakmak da cabası. Calvino’nun Palomar’ı düşüncelerinize egzersiz yaptıracak, yıldızları görebilmek için en uygun yeri aramaya başlayacaksınız.İster çimenlere yayılın, isterseniz bir odanın çatısı altında okuyun bu kitabi; ama çevrenizde bakışınızı yakalayacak şeyler olduğundan emin olun.
Kapak Fotoğrafı: Cosmological perspectives of Italo Calvino’s Mr. Palomar as expressed by Orfeu Bertolami.