Desteğin Küçüğü- Londra
10 Haziran 2013
Karşınızda, desteğin büyüğü küçüğü olmaz diye düşünerek kendini Londra sokaklarına vurmuş bir kişi daha. Arkadaşım Ecehan Esra Top, İngiltere’de yüksek lisansını bitirmek üzere olan bir mimar. Son günlerde, Taksim Gezi Parkı direnişine dair yaşananları, kendi bakışından anlatmak için sokak sokak gezmiş insanlarla konuşmuş. Onu siz de tanıyor olsaydınız, tek başına yoldan geçenlere pankart tutup, birebir iletişime geçmek gibi özgün bir metodu seçmiş olmasına hiç şaşırmazdınız. Kendisine buradan el sallıyorum.
”Son 10 günde ben gurur, mutluluk, kızgınlık, üzüntü ve daha pek çoklarını kapsayan bir duygu cümbüşünde yaşadım, direniş ve diriliş haberleriyle sarılı bir kozalağa kapandım ve son 10 günde ben, ‘vatan hasretinin’ ne olabileceğini ilk defa anladım. Çadırda değil de yatağında olduğun için uyuyamamak, soluduğun temiz havadan utanmak, en fenası da etrafının bu 10 günde neler hissettiğini anlayamayanlarla çevrelendiğini hissetmekmiş ‘vatan hasreti’. Farkettiğim an konuşmak istedim, düşüncelerimi anlatmak, içimdekileri haykırmak, ‘uzaktayım’ diye susmamak için sokaklara attım kendimi. Birebir iletişime girebilmek için, kalabalık eylemlerden kaçıp iki gün boyunca elimdeki pankartla, çoğunlukla tek başıma Londra sokaklarında yürüdüm, insanlarla konuştum, derdimi(zi), hissettiklerimi(zi), haklarımı(zı), haksızlıkları(mızı) anlattım. Çeşitliliğimizi anlattım. Kendi perspektifimden gördüklerimi anlattım. Geleceğimizden ilk defa bu kadar umutlu olduğumu anlattım. Belki beni tamamen anlayamayan ama anlamaya çalışanlarla, soru soranlarla çevrelendim bu iki günde. Yetmez ama, biraz daha rahat uyuyabilirim bu gece.”