Bir Başka Yerdir Halısahalar
1 Mayıs 2013
Haftada bir sefer sadece tanıdık arkadaşlarla yapılan, bazen yalan edilebilen, sayesinde “ben de spor yapıyorum” denilebilen, arkadaşlarla biraraya gelip sadece eğlenme amaçlı gerçekleştirilen, erkeğin Spa’sı tadında olan aktivitedir halısaha kimileri için.
Kimileri için de ciddiye alınan, tanımadıkları adamlar gelse de oynanan, kazanmak için esaslı bir mücadeleye konu olan, çok zorda kalınmadıkça asla kimsenin kaytarmadığı bir aktivitedir halısaha.
Aslında Türk erkeğinin vazgeçilmezidir halısahalar. Futbol ile yatıp kalkan bir memlekette, birbirini tanımayan insanların bile bir anda futbol ile ortak sohbete, hatta tartışmaya girebildiği bir ülkede, ders, iş, ilişkiler gibi gün içerisinde oluşan tüm stres ve öfkenin karşı kaleye gol atma heyecanı haline dönüştüğü yerdir halısaha.
Sokakta taştan kale yapıp maç yaparken kalenin ilkelliği nedeniyle gol müydü aut muydu kavgalarını yaşayan, sokaktan araba geçerken oyuna mecburen ara veren, top kaçtığı zaman arabanın altına girmekten çekinmeyen çocukların, biraz adam yerine konulduğunda ve az biraz da paraları olduğunda kendilerini attığı yerdir halısaha.
Haftasonu Türkiye Ligi’ni, hafta içi şampiyonlar ligini, maç paketi varsa Premier League veya La Liga gibi kalitesi yüksek liglerin maçlarını takip eden, UEFA ve FIFA’nın düzenlediği uluslararası şampiyonaları kaçırmayanların, maçları izledikten ve maç içerisinde yapılan güzel hareketleri tekrarlarıyla beraber ezberledikten sonra sonra gazı alıp, eğer ihtiyacı varsa en yakın spor mağazasına gidip ekipman ikmali yaptıktan sonra sahaya çıkıp “benim onlardan ne eksiğim var” düşüncesiyle maradonalaştığı yerdir halısaha.
Çoğu için haftanın iple çekilen akşamıdır. Hazırlıkları birkaç gün önceden başlar. Hazırlık tabi ki kafada olur, aksi düşünülemez. Hiçbir zaman golsüz sonuçlanmaz. Asmak asla ve asla mübah değildir çok önemli bir iş olmadıkça. O da mutlak surette en geç bir gün kala haber verilmelidir. Maça saatler kala “abi ben gelemiyorum” diyenden hayır gelmez.
Kız arkadaşların bir numaralı düşmanıdır çünkü onlar için birlikte geçirebilecekleri zamanın bir avuç erkekle ter kokuları eşliğinde çöpe atılmasıdır. Birçok kız arkadaşımız ofsaytı anlamadığı gibi halısahanın da nasıl bir saatliğine dış dünyadan kopma durumu olduğunu anlayamazlar.
Sadece oynayan kişiler değil bir de izleyen kesim vardır halısahalarda. Oynayan takımın mutlaka kenarda izleyen arkadaşları ellerinde bira oyunu takip eder. Bazıları “kerem oğlum hadi yavrum” şeklinde sözde destek verebildiği gibi bazıları da “lan orada ben olsam kesin atmıştım” şeklinde tahrik ağırlıklı sataşmalarda bulunurlar maça. Eğer halısaha işlek bir cadde kenarında konumlanmış ise maç yapan ekibi tanımayan kenardaki abilerin işi gücü bırakıp maçı izledikleri hatta müdahale ettikleri bile görülür.
Olmazsa olmaz
1) Takımdaki herkes Hagi olduğundan kimsenin kaleye geçmeyip herkesin 10’ar dk. kaleye geçmesi.
2) 5 derece havada yağmur altında oynarken bile şort giyen kardeşlerimiz.
3) Ücret toplamayı ilke edinmiş, sorumluluk sahibi ancak her hafta cepten yiyen bahtsız bedevi.
4) Bir önceki maçın bitmesiyle sahaya dalan kardeşimizin daha ısınmadan yarı sahadan karşı kaleye abandıktan sonra topu alıp havaya dikip sakatlanması