Ben Dünyaya Nasıl Geldim?
3 Mayıs 2013
”Ben nasıl dünyaya geldim?” sorusunu ebeveynler nasıl en sağlıklı cevaplamış olur diye merak ettik ve bir bilene danışalım dedik. Anne Çocuk Eğitim Vakfı’ndan Uzman Gelişim Psikoloğu Sevgili Pınar Arslan bizi kırmadı ve merak ettiğimiz soruları yanıtladı.
Bir çocuk ilk olarak ne zaman ”Ben dünyaya nasıl geldim?” sorusunu sormaya başlıyor?
Çocuklar pek çok şeyi merak ederler, anlamaya öğrenmeye çalışırlar. Özellikle konuşmaya, kendini ifade edebilmeye başladığı dönemlerde merak ettikleri her şeyi sormaya da başlarlar. “Ben dünyaya nasıl geldim?” sorusu da genellikle hamile ya da yeni doğum yapmış bir kadını ya da bebeği gördüklerinde, televizyondan ya da büyüklerden doğuma dair hikayeler duyduklarında sordukları bir sorudur. Dolayısıyla, bu soruyu her çocuk belli bir yaşa gelince soracak diye bir durum söz konusu değildir. Bazı çocuklar daha 3 yaşındayken sorarken, bazıları okula başladıktan sonra sorar, bazılarıysa hiçbir zaman sormayabilir.
Aileler bu sorular karşısında çocukların yaşları göz önüne alındığında nasıl bir anlatım yolu izlemelidirler, neler söylenmeli?
Bu soru cinsellikle ilişkili bir soru olduğu için aileler geçiştirmeli mi, cevap vermeli mi ya da hangi açıklıkta cevap vermeli bilemeyebilirler. Aileler böyle bir soru ile karşılaştıklarında, öncelikle şaşırmak, paniğe kapılmak, kızmak ya da kaçmak yerine, sakince doğru cevabı vermeliler. “Leylekler getirdi, seni bize hediye ettiler, babanla birbirimizi çok sevdik ve sen oldun” gibi cevaplar çocukların yanlış bilgi edinmelerine sebep olacağı gibi, sonraki yıllarda doğruyu öğrendiklerinde anne babaya olan güveni de zedeleyebilir. Bu yüzden çocuğa anlayacağı şekilde doğruyu anlatmak çok önemli.
Tabi burada “anlayacağı şekilde” derken farklı yaştaki çocuklara farklı şekillerde anlatılabileceğini söylemek istiyorum.
Örneğin, 3-6 yaşa arasındaki bir çocuğa: “Kız çocuklar büyüdüklerinde anne olabilirler. Baban ve ben bir çocuğumuz olsun istedik. Bebeğin oluşması için kadın ve erkek, yani ikisi de önemlidir. Erkeklerin vücudunda sperm,kadınların vücudunda da yumurtalar vardır. Bebeğin oluşması için kadının yumurtası ile erkeğin spermi annenin karnında rahim adı verilen odacıkta birleşir. Sen 9 ay boyunca karnımın içindeki bu odacıkta beslendin ve büyüdün. (Elinizle karnınızı işaret edebilirsiniz.) Dokuz ay sonra artık çok büyüdüğün için karnımdaki odacığa sığmaz oldun. Karnımın içinde tekmeler atmaya başladın. Artık dışarı çıkmak istiyordun. Ancak, dünyaya gelebilmen için doktora ihtiyacımız vardı. Onun için babanla birlikte hastaneye gittik. Doktorun yardımı ve senin tekmelerinle vajinamdan (çıkış deliği) çıkarak dünyaya geldin.” diyebilirsiniz.
Ancak 7-11 yaşa arasındaki okul çağındaki çocuğa ise: “Bebeğin oluşması ve büyümesi için kadın ve erkek, yani ikisi de önemlidir. Erkeklerin vücudunda sperm, kadınların vücudunda da yumurtalar vardır. Bebeğin oluşması için kadının yumurtası ile erkeğin spermi anne rahminde birleşir. Kadınların vajina / hazneleri vardır. Penis hazneye girdiğinde, spermler penis yolu ile hazneye dökülür. Daha sonra buradan ilerleyerek rahme girerler. Sperm ve yumurta birleştiğinde yeni bir hücre oluşur. Bu hücre büyüdüğünde bebek olur. Bebek kadının rahminde gelişir, büyür. Yaklaşık 9 ay sonra bebek artık annesinin karnındaki bu özel bölmeden çıkmaya hazırdır. O zaman da doğum başlar.” diyerek anlatabilirsiniz.
Dolayısıyla önemli olan onların anlayacağı bir dille doğru bilgiyi aktarmaktır. Bu sırada farklı sorular da sorabilir, o sorulara da yine anlayacağı şekilde cevaplar vermek gerekir. Ancak çocuk merak etmiyorsa da çok fazla detaya girmek gerekmeyebilir.
“Ben dünyaya nasıl geldim?” sorusunun cevabının anneden veya babadan duyulması çocuğun algısında farklı etkiler yaratabilir mi? Mümkünse açıklamayı beraber mi yapmalılar?
Çocuk bu soruyu, cevabını kimden duymak istiyorsa, kiminle rahat hissediyorsa ona sorar. Bu durumda kime sorduysa onun cevap vermesi yeterli olur. Özellikle anne ve babanın bir arada olmasına gerek yok diye düşünüyorum. Anne ve baba birlikteyken sorduysa da birlikte cevap verebilirler ya da kim daha rahat hissediyorsa o anlatabilir.
Tek bir ebeveyn tarafından büyütülen çocuk için konunun anlaşılması zorlaştırıcı bir etken olabiliyor mu?
Çocuk tek ebeveyn tarafından yetiştirilmek durumundaysa yine de kendisini anne ve babanın birlikte dünyaya getirdiğini bilmesi önemli, çünkü gerçek bu. Çocuğun bu sorusunu cevaplamaktan kaçınmamalı, çocukta kendisini tek ebeveynin dünyaya getirdiği fikri oluşturulmamalı. Ancak, anne ve babanın ortak olarak yaptığı bir bireyken, şimdi tek ebeveynle olmasını sorgulayabilir; bu durumda da diğer ebeveyni suçlayan ifadelerden, tutumlardan kaçınmak gerekir diye düşünüyorum. Düşünsenize, dünyaya gelmesini sağlayan ebeveyn hakkında olumsuz şeyler duymak ona kendini kötü hissettirebilir.
Çocuklar bu soruyu daha çok annelerine mi yoksa babalarına mı yöneltiyorlar?
Daha önce de söylediğim gibi, çocuklar bu soruyu kime sormak isterlerse (bazen rastgele, bazen daha rahat edecekleri kişiye) sorabiliyorlar. Geleneksel aile yapısında daha çok anneye sorulabilecek bir soruyken, son zamanlarda çocuklar anneye de babaya da sorabiliyorlar.
Anne ve babalara bu aşamada ne gibi sorumluluklar düşüyor?
Bu soru, çocuğun sorabileceği diğer sorulardan farklı değil aslında. Çocuk için keşfedilecek kocaman bir dünya var ve ne mutlu ki biz yetişkinlerden daha meraklı olabiliyorlar ve dünyayı keşfetmek için motivasyonları daha yüksek olabiliyor. Bu öğrenme, anlama çabasını köreltmekten kaçınmalı ve sordukları her soru için sevinmeliyiz. Yetişkinler olarak bilgiden zarar gelmeyeceğini, bilmemenin daha riskli olabileceğini unutmamalıyız. Tabi, bazen bizim de bilmediğimiz yerden sorabilirler 🙂 Bu gibi durumlarda da “bilmiyorum ama öğrenelim, araştıralım, bilenlere soralım” diyebilmek önemli. Sonrasında da mutlaka sorunun cevabını öğrenip çocuğa anlatmakta fayda var. Böylece çocuk da bilgiye ulaşmanın yollarını yetişkinlerden görür, öğrenir ve anne babasına güveni sarsılmaz. İçinde yaşadığımız bilgi çağında, çocukların bilgiye ulaşmalarının çok çeşitli yolları var. Yine de anne babadan öğrenilecek bilgi hem daha güvenli hem de aradaki ilişkiyi ve güveni güçlendirecek bir çeşit araç. Öyleyse ailelerin çocukların sorularına sabırla, açıklıkla ve doğru şekilde cevap vermelerini öneririm.
İllüstrasyon: Duygu Serin
Röportaj: Gizem Muratoğlu & Uzman Gelişim Psikoloğu Pınar Arslan