5 Temmuz 2013
Herkesin erişebildiği kentsel açık alanların kullanımının toplumdaki “demokrasi” pratiğini ne denli etkilediğini belki de ilk defa Gezi Parkı eylemlerinden sonra kent parklarında düzenlenen forumlarda görebiliyoruz.
Kentsel açık alanların bir demokratik toplum aracı ve toplumun etkileşimin en yoğun olduğu alanlar olduğu kabulü ile kentlerimizi hızla sorgulayalım… Parkların kentte yaşayan farklı birey ve gruplara birbirleriyle karşılaşma ve birbirlerini tanıma fırsatı sunduğunu, toplumsal grup ve kitlelerin bir araya gelme ve düşüncelerini ifade etme alanı olduğunu bugüne kadar düşünememiştik. Kentlerimize, parklarımıza bir demokrasi aracı olarak hiç bakmamış, kullanmamıştık.
Kentin kitlesel sosyal hareketlerin yansıması olduğunu bilirdik ama parkların birbirimize saygının fiziki yansıması olacağını ise hiç hayal edemezdik.
Hiç birşey imkansız değilmiş onu öğrendik. Kent dile geldi mesela. “Katılıyorsak alkış yok, eller havada… Katılmıyorsak, kollar çapraz!”
Peki bugüne kadar parklar niye suskundu? Yoksa asıl susan biz miydik?
Kamera& Kurgu: Melis Bayman