29 Şubat doğumlular kim ki zaten!
28 Şubat 2014
Takvim ve tarihte bugün bilgilerindeki tüm tarihler bir yana, doğum günlerimiz bir yana. Doğum günü bu, öyle her tarihle aynı kefeye koyulur mu? Hayata gözlerinizi açmışsınız, yediğiniz bir şaplakla ilk gözyaşınızı dökmüşsünüz, sonra ilk duş, sarıp sarmalanmışsınız, herkesin gözü sizde falan…
Siz hatırlamazsınız elbette ama aile büyükleriniz size anlatır sürekli, özellikle anneler. “Ben seni ne zorluklarla doğurdum, haberin var mı?” bunu duymayan bir tek insan yoktur yeryüzünde. Emin olamadım şu an, hadi yeryüzü değil de Türkiye’de olsun. Üzerinden 1 yıl geçer, ilk doğum günü kutlaması yapılır. Tabii eskiden şimdiki gibi teferruatlı değil. Şekilli pastalar, kurabiyeler, çerçeveler, süsler, balonlar yok. Ama yine de güzel bir parti yapılmıştır. Yapılmamış da olabilir ama konumuz bu değil. Bu gelenek, yıllar boyunca devam eder. Her yılın aynı gününde, müthiş ya da son derece sıradan kutlamayla karşı karşıya kalırsınız. Peki bununla karşılaşamayan insanları düşündünüz mü? Hayır hayır, ailenin “istenmeyen çocuğu” olup kutlama görmeyenler, doğum günü yaz tatiline denk gelenlerden bahsetmiyorum. Daha elim bir durumda olanlardan, doğum günü 29 Şubat olanlardan bahsediyorum. “Harbiden ya!” dediniz, duydum. Gelmemişti aklınıza daha öncesinde değil mi? Gelmez tabii, 29 Şubat’ta doğanlar kim ki zaten!
İnsan doğum günü konusu açılınca hüzünlenir mi, içini çeke çeke nefes alır mı? Onlar alıyor işte. Nasıl almasın 4 yılda bir hatırlanıyor. Başkalarının her sene kahkahalarla anlattığı partisini o anlatamıyor. Anlatamıyor, çünkü yok. Zaten olsa da anlatamaz, unutur 4 senede o kutlamayı. Siz bunu olayı derin bir teessürle karşılarken, “zalımsın dünya” dedirtecek arkadaşlarınız da keşke dilleri tutsa ama tutmuyor işte.
“İyi ki 30 Şubat’ta doğmamışsın, hiç kutlanmazdı. Şükret”: Her ortamın bir gevşek insanı vardır. İşte o insanın sıradaki gevşekliğidir bu söz. Kızmayın, tepki bile vermeyin.
“Abi sen şimdi kutlama yaşına göre mi yoksa nüfus kağıdına göre mi askere gideceksin?”: Yalnızca meraktan sorulan bir soru gibi görünen dalga geçme stratejisi. Bir an ciddiye alıp “Ya canım şimdi aslında…” diye açıklamaya kalkmayın. Sonra espriyi anladığınızda, arkadaşlarınızı yerlere yatmış vaziyette bulmanız hiç hoş olmayacak.
“Torunların sana “kanka” der, birlikte halı sahaya gidersiniz”: İşi ileri boyuta götüren, uzun vadeli düşünen arkadaş esprisidir. Sözde rahatlatmak için söylenen ama dalga geçmenin dibine vurulan bir andır. Yapacağınız tek şey de, halı sahaya götürüp deyim yerindeyse onu oraya gömmektir!
“Tatlım sen zor günlerin insanısın, doğumundan belli herkes 29 Şubat’ı beklemezdi”: Virgüle kadar ‘arkadaşın kötü günlerinde yanında kişi’ modeli çizildi kafanızda ama sonra o modelin altında kaldınız değil mi? Siz anladınız, ben daha fazla uzatmayacağım.
“Hanimiş en küçüğümüz, minnak kurabiyemiz…”: 20 yaşınızdasınızdır ama asla kurtulamazsınız bu sözden. Arkadaş ortamında yaş muhabbeti açıldığında, bilin ki bu sözü duyacaksınız ve eğer sizden başka 29 Şubat doğumlu biri yoksa kemerleri bağlayın, bu söz size.
“4 yılda bir mi büyüyorsun?”: “Yoksa…?” diye düşünmenize sebep olabilir bu soru eğer çok ciddi bir üslupla sorulduysa. Ama siz sakın kanmayın, yok öyle bir şey. Şaka bu şaka…
“Abi dünya kupası gibisin”: Dünya kupası maçlarının 4 yılda bir gerçekleşiyor olmasını, 29 Şubat doğumlu arkadaşına dalga geçmek için kullanan o insan futbol federasyonlarınca kara listeye alındı. İçiniz rahat olsun.
Zor birşey 4 yılda bir doğum günü kutlamak ve saçma esprilere maruz kalmak…